Acı
karşısında kayıtsız kalmak insana başka bir acı verir, öte yandan
kayıtsız kalmak erdemlik simgesidir de. Insanı olduğu gibi kabul etmek,
onun da bizim gibi herhangi birşeye ihtiyacı olabileceğine ve ihtiyacını
özgür şekilde belirtme hürriyetine sahip olduğuna şans tanımak
erdemliktir. Kendimizi mesafeli tutmak kibirlikten değil, tam tersi
kendimizin de kusurlu olabileceği kanısındandır. Kendimizin hata payının
olması karşınızdakine de aynı hatayı yapma özgürlüğünü vermekle
alakalıdır. Bu anlamda karşı tarafa müdahele etmek istenilmez.
Müdahale
etmemenin diğer nedeni müdahele edildiğinde karşı tarafa deneyim yapma
şansı tanınmadığındandır. Gerçek anlamda öğrenim deneyimleyerek olur. Bu
nedenle sadece kitap okumanın pek de anlamı yoktur. Deneyimlenmemiş
bilgiler unutulmaya mahkumdur. Kayıtsız kalmakla karşı tarafa öğrenme
şansı verilir.
Müdahale edilmediği zaman karşı tarafın zarar
göreceğini bile bile kayıtsız kalınır mi? Kendi deneyimini yapması bu
durumda nasıl beklenir? Işte bu çözülmesi gereken bir dilemmadır. Belki
de "deneyimi bir daha ki sefere yapsın" diyerek müdahele edilecektir.
Müdahale edildiği zaman da kainatın planına müdahale edilmiş sayılır,
tanrı misali. Insan sevdiği şeyin acı çekmesine nasıl kayıtsız
kalabilir, tanrı rolünü üstlenmeden?
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen