Donnerstag, 12. Juni 2014

Kayıtsız kalmak

Acı karşısında kayıtsız kalmak insana başka bir acı verir, öte yandan kayıtsız kalmak erdemlik simgesidir de. Insanı olduğu gibi kabul etmek, onun da bizim gibi herhangi birşeye ihtiyacı olabileceğine ve ihtiyacını özgür şekilde belirtme hürriyetine sahip olduğuna şans tanımak erdemliktir. Kendimizi mesafeli tutmak kibirlikten değil, tam tersi kendimizin de kusurlu olabileceği kanısındandır. Kendimizin hata payının olması karşınızdakine de aynı hatayı yapma özgürlüğünü vermekle alakalıdır. Bu anlamda karşı tarafa müdahele etmek istenilmez.

Müdahale etmemenin diğer nedeni müdahele edildiğinde karşı tarafa deneyim yapma şansı tanınmadığındandır. Gerçek anlamda öğrenim deneyimleyerek olur. Bu nedenle sadece kitap okumanın pek de anlamı yoktur. Deneyimlenmemiş bilgiler unutulmaya mahkumdur. Kayıtsız kalmakla karşı tarafa öğrenme şansı verilir.

Müdahale edilmediği zaman karşı tarafın zarar göreceğini bile bile kayıtsız kalınır mi? Kendi deneyimini yapması bu durumda nasıl beklenir? Işte bu çözülmesi gereken bir dilemmadır. Belki de "deneyimi bir daha ki sefere yapsın" diyerek müdahele edilecektir. Müdahale edildiği zaman da kainatın planına müdahale edilmiş sayılır, tanrı misali. Insan sevdiği şeyin acı çekmesine nasıl kayıtsız kalabilir, tanrı rolünü üstlenmeden?

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen