Montag, 26. Mai 2014

Erinnerung an die Dax-Prognese von 13.05.2014

An dem besagten Datum hatten wir bereits eine längerfristige Prognose abgegeben, die lautete:

http://turanerdal.blogspot.gr/2014/05/nach-dem-der-dax-die-langanhaltende.html

An der halten wir weiterhin fest. Die erwartete Bewegung des Pullback ist genauso eingetroffen. Die Hürde bei 9800 Punkten wurde überwunden. So erwarten wir nach eine kurzen Verschnaufpause den Angriff auf 10.000 Punkten oder darüber hinaus. Das müsste dann das letzte Aufbäumen sein.

Sonntag, 18. Mai 2014

Dax-Prognose ab dem 19.05.2014

Erinnern wir uns an die letzte Vorhersage von Dax-Prognose ab 13.05.2014 und längerfristig. Hier hatten wir gesagt, daß der Dax, nach dem er die 9800 Grenze zu sehen bekommt, wieder bis auf 9600 Punkte zurückfallen werde, was wir als Pullback bezeichneten, was auch tatsächlich eingetreten ist. Die Rückoberung der 9800 Punkte-Grenze wird demzufolge nicht so einfach werden. Obwohl wir nach TT-Formation einen starken Aufwärtstrend zu erwarten hätten, ist der Bruch eines kurzfristigen Aufwärtstrends seit dem 07.05.2014 zu verzeichnen. Daher sollte man eine starke Auseinandersetzung beider konkurrierenden Kräfte erwarten, was dazu führen wird, daß jegliche Angriffe auf 9800 Punkten mit entsprechenden Verkäufen abgestraft wird, so daß wir folgende Tassenformationen zu erwarten hätten:

Da der größere Trend vom Januar stärker sein wird, wird er auch die Oberhand gewinnen. Dies trifft in dem Fall zu, indem das gekennzeichnete Feld als Pullback interpretiert wird. Wenn sich die Kurse wie oben nicht verhalten, so muß man davon ausgehen, daß die TT-Formation in beiden Fällen gebrochen ist und der letzte Ausbruch somit als Bullenfalle zu interpretieren ist, was darauf schließen ließe, daß ein großer Absturz zu erwarten ist. Trotz angesprochenen Unsicherheiten, sollte man auf einen Pullback setzen, weil diese Monate bekanntlich nicht zum Abverkaufen animieren. Die traditionellen schwarzen Montage und Freitage fanden im September oder Oktober statt.  

Platon, Hegel ve din

Platon görünür şeylerin arkasında değişmeyen idea'ların olduğunu, in benzetmesinde insanların güneşi arkasına aldığını, onların sadece inin duvarına yansıyan gölgesini görebileceğini savunmuştu. Güneşi görmek imkansızdı. O halde insanın gölge görmekten başka çaresi yoktu. Güzelliğin, iyiliğin, kötülüğün, vs. gibi değerlerin ebedi değer ve bunun değişmeyen özelliği olduğunu savunmuştu. Onun için amaç bu değerleri bulmak olacaktı. Hegel'in görüşü de ana hattı ile Platoncu sayılabilir. O da Platon gibi evrenin ebedi değerlere doğru ilerlediğini savunmuştu. Onun için her gelişme mükemmelleşmenin bir göstergesi idi. Hegel'in görüşü de Platon'un görüşü gibi statik bir görüşe sahipti.

Özüne bakıldığında mekemmeliyetci bir yaklaşımı dinde de görmek mümkündür. Din de yukardaki sözü geçen iki düşünür gibi ebedi değerlerin var olduğunu savunmaktadir. Yukardaki düşünürler ya o değerlerin görülemiyeceğini, ya da ona yaklaşılabileceğini savunurken, din bu değerlerin kutsal kitapta yazdığını, insanın sadece o yoldan gitmesi gerektiğini öne sürmektedir. Hepsinin ortak yani mükemmel bir yapının olduğunu, insanın görevi ya bu uyruklara uyması gerektiğini ya da mükemmel uydukları keşfetmesi gerektiği kanısıdır.

Mükemmelliyetci bir görüşe sahip olmanın insana çok yönlü zarar verebileceğini vurgulamakta fayda vardır. Mükemmel olgunun peşinde koşan biri ya sağladığı küçük gelişmelerden hoşnut kalmayacaktır, ömrü boyu gerçeği örten perdenin arkasında gerçek gerçeği arayacaktır, yani o bulunması imkansız bir şeyin peşinde koştuğu için ömrü boyu mutsuz kalacaktır. Diğer tarafta da gerçeği bulduğunu zanneden insanlar vardır, bunu tüm insanlara yaymayı kendine misyon edinmiştir. Kendi gibi düşünmeyenleri kendi gibi düşünmeye zorlayacaktır. Ilki kendine zulm ederken diğeri ise başkasına zulm edecektir. Mükemmeliyetci yaklaşım kendi yanında başka bir görüşe izin veremez. Bu nedenle de demokratik bir yapı ile de bağdaşmaz. Karakteri gereği demokratik yapı herşeyin iletişim ile çözülebileceğini, ortak çözüm bulmada uzlaşmanın büyük rol oynadığını savunur.

Mükemmelitci yaklaşım kendi yanında başka bir doğru olabileceğine tahammül edemez. Gerçeği kavradığını zannettiği için de ikna edilemez. Gerçek diye kabul ettiği görüşü çürütülmüş olsa bile onu sonuna kadar savunacaktır, çünkü o kendini o görüş ile o kadar özdeştirmiştir ki görüşü hasar gördüğü zaman kendi kişiliği hasar görecektir. Onun için görüşü ile batmak en iyisidir. Bu nedenle mükemmeliyetci bir yaklaşım gitgide demokrasiden uzaklaşır ve despotik bir hal alır. Iletişim kurma, uzlaşma ve ortak çözüm bulma o görüşe çok uzaktır.

Donnerstag, 15. Mai 2014

Bu nasil devam edecek?



Son Soma faciasi yine sistemin zayif noklarini ciplakligi ile göz önüne seriyor. Bir taraftan yapilan hatalar ört-baz edilirken, diger taraftan da “kaderimiz böylesmis” sarkisina benzer dualarla gönül aliniyor. Millet hic birsey olmamis gibi uyutulmaya calisiliyor. Medyanin tutumu aydinlatici bir kitleye ulasmak hala degil, o kendi sevdasinda, hangi acimakli resimlerle rating’ini nasil yukari cikartacagi pesinde. Aci cekmis insanlar kamera önünde yasadiklarini anlatmaya zorlaniyor. Yüz ifadelerinden de görülüyor ki onlar hala olayin sokunu atlatmadan tüm Türkiyeye saklabanlik yapiyorlar. Sedyeye binmis bir gencin ayakkabisini cikartma istegi bir nevi alay konusu olabiliyor veya daramatize edilebiliyor. Medya görevini yan bahcelerde gezmekle yerine getiriyor, olayin aydinlanmasi konusunda hic bir caba göstermiyor. Oysa medyanin asil görevi milleti aydinlatmak olmaliydi.

Nasil bir aydinlatma bekliyoruz? Biz medyadan olayin özüne inmesini bekliyoruz. Biz onlardan olayin nasil gerceklestigi konusunun aydinlatilmasini bekliyoruz. Biz medyadan maden ocaklarinin nasil hizmet verdigi hakkinda, isgüvenliginin nasil saglandigi hakkinda bilgi vermesini bekliyoruz. Biz medyadan tüm olaylari incelemesini, görevlilerin görevlerini yerine getirip getirmedigini arastirmasini, eger ihmal var ise, nasil giderilecegini incelemesini istiyoruz. Biz medyadan yürürlükte olan yasalarin yeterli olup olmadigini arastirmasini, eger yasalar yeterli bulunmuyorsa daha kapsamli yasa önermesinde payi olmasini istiyoruz. Biz medyadan yandaslik yapmamasini, asil görvinin hükümeti kontrol oldugunu bir kez daha hatirlatmak istiyoruz. Kendi özgür olmayan bir medya kendi özgür olmayan bir toplum yaratir. Bu nedenle medyanin sorumlulugunun farkina varmasini talep ediyoruz.

Para kazanmak sirf rating rakamlarina bakmak ile olmaz. Bazen dogru ne kadar aci olsa da söylenmesi gerekiyor. Medya insanlari dogruyu aramada öncülük yapmalidir. O asla birseye alet olmamalidir, alet görevi bittigi zaman ati verilir. Böyle bir medya düsünülemez. Dogruyu söylemekle, bazi seyler ne kadar aci olsa da, cok insan hayati kurtarilmis olacakti. Dogruyu söylemek ve dogruyu talep etmektir medyanin görevi, eger bu görevi üstlenemiyorsa o kukladan baska birsey degildir. Eger niyeti iyi ise, niyeti dogruyu söylemek ise, hata yapmasinda problem görmüyorum. Niyeti iyi olan yaptigi hatasini görür ve düzeltmeye calisir. Bu insanlik halidir. Ama bile bile bazi seyleri saklayarak ve yalan söyleyerek amaclarinin cok ötesine gitmis oluyorlar. Onlar görevlerini halki manipulasyon yapmak zannediyorlarsa yaniliyorlar. Uzun vaadede sözünü gevenilir ve yaptiginda samimi olanlar kazanir. Yalan söylemek ve olaylari örtbaz etmek eski bir elbiseye “yamalik” yapmaktan baska birsey degildir.

Montag, 12. Mai 2014

Dax-Prognose ab 13.05.2014 und längerfristig

Nach dem der Dax die langanhaltende Hürde bei 9600 überwunden hat, wird er das Allzeithoch bei ca. 9800 nochmal in Angriff nehmen. Da der Ansturm nicht von vielen getragen wurde, weil der Durchbruch bei 9600 Punkten einer Überraschung gleich kam, werden die Überraschten nicht zu erhöhten Preisen in den Markt reingehen, und die Euphorie des Durchbruchs wird nicht die nötige Kraft besitzen, die Kurse über 9800 Punkten zu hieven. Daher werden die Kurse nochmal Richtung 9600 tendieren, um auch die Nichtmitgekommene mitzunehmen.

Dax-Prognose für 12.05.2014 und die kommenden Tage

Nach dem der Dax die Hürde bei 9600 genommen hat, ist der Weg für die Höhenflüge frei. Bei ca. 9700 wird der Dax eine Verschnaufpause machen, dann wird er nochmal Richtung 9800 nach TT-Formation durchstarten. Erst der Angriff auf Allzeithoch wird darauf Hinweis geben, wie es weitergeht.

Risk alma cesareti

Risk alma cesareti

Kaybetmekte hayatın bir parçasıdır. Risk almak kaybetmeyi de göze almaktır. Kaybetmek bir hedef değildir, ama aktif çevresi ile ilgilenen için kaybetmekte hayatın bir parçasıdır. Kaybetmeyi pozitif deneyime çevirmek için insan kendini kandırmaktan kaçınmalıdır. Ne kadar gölgesini saklayıcı ve gönlünü rahat tutacak teoriler uydurursa gelişmesini de o kadar önlemiş olur. Pozitif değerler kadar negatif değerlerin de yeri önemlidir gelişmek için. Kendini sürekli iyi göstermeye çalışan, kendi kendisi ile yüzleşmekten korkan, kendi kendine yalan söyleyendir. Bu durumda gelişme fırsatını eli ile dışa itiyor demektir.

Öğrenmek için risk almak gerekir. Her yeni problemi eski yöntemlerle çözmek imkansızdır. Yeni yöntem geliştirmek için aktif olmak, problem üzerine çözüm önerisi yapmak ve bunu hayata geçirmek gerekiyor. Önerilen çözümün denenmesi sayesinde o konu hakkında ancak bilgi sahibi olabiliriz. Denemekle önerilen çözümün eksik yerlerini keşfetmek mümkün olur. Her deneme masraflıdır, sarf edilen zamanın yanında deneyi gerçekleştirmek için yeterli kaynağa sahip olmak gerekir. Deneyin umulduğu sonuca ulaşmaması durumunda maddi zarara uğramış olunur. Bu nedenle maddiyat sıkıntısı çekenlerden risk alma isteği beklenmemelidir. Onlar tek atışta hedeflerini varmalıdırlar, aksi takdirde iflas etmiş olurlar.

Bilgi edinmek pahalıdır. Her alınan risk para ile ölçülebilir. Sabrın yanında risk alan şahıs azimli de olması gerekiyor, yaptığı işten yılmayıp, çevresinden alabileceği tepkilere rağmen yolunda ilerlemesini bilmelidir. Hedefe ulaşıp ulaşamıyacağını bilip bilmediği için bazı kurumların bu riski üstlenmesi gerekiyor. Bilgi edinme riski bir kültürün üstleneceği ortak risk teşkil etmelidir. Bu nedenle tekil bilgi edilmesi çok güçtür. Temin edilen bilginin getirisi aldığı riskten cok daha fazla olduğu için her toplum bu riske ortak olmakta faydası vardır.

Başka bir unsur ise bu kültürün küçüklükten beri eğitilmesidir. Anne babanın sunduğu örnekler de çocuğun gelecekte ne kadar cesaretli olup olmadığını, kendi gücüne ne kadar güveneceğini belirler. Çocuğu için "saçını süpürge eden" anneler aslında kendilerini tatmin etmekten, kendi caresizliklerini unutmakturmaktan başka bişey yapmıyorlar. Çocukları onlara sadece bir meşgale, aksi takdirde kendilerini bir üst yaramayan olarak algılayacaklar ki bu da psikik sorunlar yaratabilir. Çocukların herşeyini yapmakla kendilerini nörozdan korumuş oluyorlar. Çocuklara ise yaptıkları şeylerin bit faydası yok, hatta çocukları bağımlı getirdikleri için en büyük haksızlığı yapmış oluyorlar. Risk almak bir kenera çocuklar büyüdüklerinde anne rolünü üstlenecek eş arayacaklar. Ve böylelikle aynı gelenekler sürüp gidecek. Insanlar en iyi cep telefonunu kullanacak ama tek başına başının çaresine bakmayı bilmeyecek, kendisi her zaman başkalarından bağımlı olacaktır.

Sonntag, 11. Mai 2014

Dax-Prognose für den 12.05.2014

Der Dax hat sich am letzten Freitag von seiner starken Seite gezeigt. Die kurze Unterbrechung des Aufwärtstrendes bis auf unter 9500 Punkten und die darauf folgende Ralley bis auf 9620 läßt auf einen sehr starken Markt schließen. Diese Marke wurde noch einmal angegriffen, die jedoch noch nicht überwunden werden konnte. Nichtsdestotrotz deutet das nach TT-Formation (*) auf ein klares positives Long-Signal hin, das am Montag gleich nach Markteröffnung in Angriff genommen wurden dürfte. Die Sättigungsphase scheint ihrem Ende zu gehen und die Marktteilnehmer stehen am Startschuß, um den Angriff auf die letzte Übertreibungsphase zu läuten. Wird der Befreiungschlag nicht gelingen, so sind spürbare Kursstürze die Folge sein.  

(*) Siehe auch: TT-Formation

Samstag, 10. Mai 2014

Was ist TT-Formation?

Immer wieder werde ich gefragt, nach welchen Kriterien ich meine Analysen betreibe. Hierzu möchte ich einige klärende Worte verlieren. TT-Formation ist nach jahrelanger Untersuchung eine von mir selber entwickelte Formation, die sich auf das Wachstumsgesetz beruft. Diese Formation als TT-Formation zu bezeichnen, ist dem Umstand zu verschulden, dass ich nach einigen bildlichen Darstellungen in einigen Foren als "Titten-Trader" zu Ruhm kam, weil tatsächlich einige Bilder dem weiblichen Busen zu ähneln schienen. Ich möchte daher dieser Bezeichnung beibehalten, was auch darauf aufmerksam machen soll, dass das Traden keine Wissenschaft an sich ist, sondern viel mehr mit Spurenlesen zu tun hat. Ich verfolge mit diesem Ansatz den Spuren der Anleger, die Ihre Fingerabdrücke immer und überall dort hinterlassen, wo sie entlanglaufen. Da das ein Massenphänomen ist, werden Sie niemals die gleiche Spur zum zweiten Mal wiederfinden. Daher werde ich auf keine zahlenmässige Angaben von Zielen wert legen, denn sie täuschen zum Einen eine Wissenschaftlichkeit vor, die sie aus dem oben genannten Gründen gar nicht einhalten können und zum Anderen muss man der Börse eine gewisse Schwankungsbreite zugestehen, damit sie atmen können muss.

Obwohl man keine klare Ziele angeben kann, kann man das Verhalten der Anleger anhand ihrer Spur ganz gut verfolgen. Man kann sogar angeben, wieweit Sie noch laufen werden, ob Sie ermüdet sind oder aber auch mit schnellen Schritten vorwärts marschieren. Dies alles lässt sich mit Hilfe des Wachstumsgesetzes ganz gut angeben. Man kann das ganz gut wiedergeben, weil das Wachstumsgesetz bestimmte Phasen durchläuft, welche auch in den Kursen nachvollzogen werden kann. So findet zum Beispiel jeder Aufschwung in Form von Keimungsphase, Epidemiphase, Sättigungsphase, Übertreibungsphase und Erschöpfungsphase statt.

In der Keimungsphase ist der Aufschwung noch nicht Allgemeingut und beginnt daher zaghaft. Langsam begreifen einige Leute, dass die Kurse nicht mehr weiterfallen werden und die ganz Mutigen unter ihnen springen in den kaum Fahrt aufgenommenen Zug hinein. Das birgt noch Gefahren in sich, weil es sein kann, dass die Kurse noch nicht die benötigte Zeit zum Keimen gefunden haben. Daher werden zwar die Mutigen unter ihnen die größten Gewinne einheimsen können, sie werden auch die größten Verlierer sein, weil man davon ausgehen kann, dass sie nicht immer recht behalten werden. Einige ihre Trades werden ins Leere gehen.

Begreifen nun auch andere Teilnehmer, dass sich da etwas bewegt, springen sie in den kaum Fahrt aufgenommenen Zug auf und die Fahrt beschleunigt sich, je mehr die Leute davon überzeugt sind. Wenn alle das begriffen haben, ist der Zug schon abgefahren und diejenigen Mutigen, die früher eingestiegen waren, springen bereits aus dem Zug wieder raus, um ihre Gewinne zu realisieren. Die Epidemiephase hat sich nun in Sättigungsphase umgewandelt. Ob oder wie die Kurse weitergehen, wird davon abhängen, Wie stark die erste und zweite Phase gewesen sind. Auf jeden Fall wird man nochmal einen Versuch nach oben starten. Geht man leichten Schritten über die Epidemiephase hinaus, so lässt sich vermuten, dass noch viele draussen stehen, um von dem Aufschwung noch zu profitieren.

Werden die anderen Teilnehmer darauf aufmerksam, so endet die nach der Sättigungsphase folgende Phase deutlich über der Epidemiephase. Dies lässt vermuten, dass nach dieser Sättigungsphase eine Übertreibungsphase folgen wird, die dem Wachstum die Krone aufsetzt. Nach dieser Phase lässt sich kein weiteres Wachstum mehr generieren, weil die dazu benötigten Kräfte bereits im Markt eingepreist sind. Es kommen keine zusätzlichen Käufer mehr nach und die Kurse bilden oben einen Top. Langsam begreift auch der letzte Marktteilnehmer, dass der Markt nicht mehr weiter steigt und die Kurse fangen an zu bröckeln. Damit ist das Wachstum mit der Erschöpfungsphase beendet.

TT-Formation behauptet von sich, diese Phasen sowohl zu erkennen als auch nachzubilden. Diese Formation hat sich bereits im Zusammenhang mit dem Dax, dem Deutschen Aktien Index, bewährt. Bei Gold laufen noch die Untersuchungen und die ersten Anzeichen geben bereits ein gutes Bild ab. Für viele andere Märkte fehlt noch die Bestätigung, dass sie sich auch dort bewähren wird, davon bin ich überzeugt. Man muss bedenken, dass sich der Sinn der Formationen nicht bei jedem anderen Wert ändert, sondern die Form der Kurven, weil eben in diesem Segment tätigen Menschen über gewisse Handelstraditionen verfügen. Diese Tradition hat zwar Einfluss auf das Erscheinungsbild, jedoch nicht auf die einzelnen Phasen. Auf dieses neue Erscheinungsbild muss man sich einlassen, bevor man mit Traden beginnt.

TT-Formation ist eine Formation, aus der die gängigen bekannten Formationen, wie Flaggen, Berge, Tassen, V-Formationen, SKS, usw. als Spezialfälle abgeleitet werden können.



Geriye dönük açıklamalar

Borsada cok iyi bilinir ki, kendisini guru ilan edenlerin açıklaması sürekli sonradan gelir. Onları dinlediğimiz zaman okurların öyle gelişmesinden başka çaresinin olmadığı kanısına varırız. Herhangi bir olayın kurları yükselttiği açıklaması gelebileceği gibi, aynı olayın başka bir zaman kurların düşüşüne sebep olduğu söylenir. Özüne bakıldığında bu söylemlerin pek de bişey ifade etmediğini, kendini guru ilan edenlerin pek de birşey bilmediğini gösterir. Süslü puslu kelimelerle onca açıklama getirirken tek yaptıkları şey dinleyicilerin başını bulandirmaktir. O teoriye hakim olmayan dinleyicileri uyuşturmak içindir. Bollinger band, retracement, fibonacci gibi deyimler oldukça sık kullanılır. Oysa bu gibi instrumanlar veya indikatörler sonradan kurları takip ettikleri için getirdikleri açıklamalar geçmişe hitap eder, geleceğe değil. Gelecek hakkında herhangi bir fikir yürütmezler. Oysa dinleyici bunun farkında değildir, sınamak için de gerekli zamanı yoktur, bu yüzden güvenilir bulduğu şahıslara inanmak zorundadır, bir de bu şahıslar tesadüfen bir iki kez tutan tahminler yapmış iseler. Bir kere tutturan her zaman tutturur mantığı ile tv'de söz hakkı verilir, söz hakkı verildikce de cok tv'ye çıktığı için onun daha da güvenirliği artar, çünkü birşey bilmediği zaman neden tv'ye ciksrtilsin ki? diye düşünülür. Işte kendi kendini onaylayan kehanet.

Bu anlatmak istediğim olay kuzey Amerikada geçtiği söylenilen kizilderililerle bir meteroloji istasyonunun arasında geçen hikayeye benzer. Kabilesine kışın çok sert geçeceğini söyleyen şef cok fazla odun toplamalarini söyler.Durumdan da emin olmak için meteroji istasyonunu arayıp kışın çok dert geçeceği yanıtını alır. Bu yüzden de kabilesinden daha fazla odun toplamalarını ister. Meteoji istasyonunu tekrar arayan şef kışın daha da çok sert geçeceği yanıtını alır. Bundan sonra sadece odun değil, buldukları herşeyi toplamasını kabileden ister. Meteoroloji istasyonunu arayan şef tekrar aynı soruyu sorduktan sonra, kışın çok daha sert geçeceği yanıtını alır. Nasıl emin olduğu sorulduğunda, kızılderililerin çılgınlar gibi odun topladığı söyler.

Bu geriye dönük açıklamalar hayatın nasıl oluştuğunu açıklamak için de sıkça kullanılır. Bir canlıya bakıldığında onun kendi başına o duruma nasıl gelebileceğini açıklayıcı teori bulmak gerçekten kafa ağrıtır derecede zordur. Hayatın son aşaması gözüktüğü için onun bir tasarımcı tarafından yapıldığını söylemekten başka çare yokmuş gibi gelir. Nasıl olur da insan gibi bir canlı hiç birşey olmadan ortaya çıkabilir? Tesadüfleri birleştirerek böyle birşeyin ortaya çıkması imkansız diye söylenir. Bu kanıya göre sanki doğanın görevi insan üretmekmiş gibi bir yanılgıya saplanmaktır. Herşeye sonradan bakınca doğanın insan üretmekten başka çaresinin olmadığını, final görevinin herşeye hükmeden bir üst canlıyı üretmekten başka çaresinin olmadığını varsaymaktır. Insan doğanın üretebileceğini zekanın en doruk noktasıdır ve ondan sonra da başka şey gelmez, denilir.

Doğanın böyle bir hedefinin olduğunu ima etmek insanmerkezci düşüncenin ürünüdür. Insanı en doruk noktaya koymak ve herşeyin onlara göre tasarlandığını savunmak. Oysa bu mekanizmanın altında yatan yasa doğal seçilimdir. Doğal seçilime göre tabiatın final bir hedefi yoktur. Fiziksel yasalar herkes için geçerlidir. Bazı bileşimlerin ayakta kalması, diğerlerinin yok olması, fiziksel kanunlarla açıklanabilir olamaz, açıklanabilir olsaydı doğa kanunlarının belli oluşumları diğerlerinden tercih edeceği için taraf tutuyor olması gerekiyordu. Bu da zaten doğa kanunu arkasında yatan "niyete" karşıdır. Doğa herkese eşit mesafededir ve seçim yapmaz. Bazı oluşumların ayakta kalması o oluşumların sınırlı kaynaklardan yararlanmak için verdiği mücadelenin daha başarılı olduğunu gösterir. Başarılı olanların da nesli devam eder. Doğa akıllı insan üretmek için işe gerişmemiştir, ancak akıllı insan ayakta kaldığı için türünü devam ettirme şansına sahip olmuştur. O akıl sayesinde ayakta kalabilmiştir ve genlerini kendinden sonraki nesile aktarabilmiştir. Doğanın herhangi bir final hedefi olamaz, olsa bile bu fizik yasalarına aykırıdır. O seçici değildir, seçici olan doğada ayakta kalmak isteyenlerdir. Bazı olguların ayakta kalması herşeyin onların ayakta kalması için tasarlandığı anlamına gelmez, bu sadece o olguların daha zekice davrandığı anlamına gelir.

Donnerstag, 8. Mai 2014

Dax-Prognose vom 08.05.2014

Dax hat es schwer gehabt mit 9600 Punkten. Heute, nach dem er einen Anlauf genommen hat, ist er steil nach unten abgerauscht, und anschlißend mit gleichem Tempo nach oben. Das ist ein gutes Zeichen, und zwar so gut, daß die Karten neu gemischet werden müssen. Das heißt, ab hier kann ein neuer Anstieg beginnen, der wahrscheinlich bis 10.000 Punkten heranreichen wird.

Donnerstag, 1. Mai 2014

Dax-Prognose vom 01.05.2014

In der letzten Woche waren wir uns nicht schlüssig, wohin sich der Dax bewegen würde, aber jetzt scheint Licht ins Dunkel gekommen zu sein. Der Dax hat einen kräftigen Sprung biszu 9600 gemacht, was erschwerlich genug war. Es scheint so, daß er sich dort ganz wohl fühlt. Um jedoch einen letzten Schluck aus der "Pulle" zu nehmen, müßte noch einen kurzen Abfall geben, was dann mit einem Sprung nach oben beendet sein dürfte. Daher sieht meine Prognose für die kommenden Tage wie fogt aus: