Samstag, 10. Mai 2014

Geriye dönük açıklamalar

Borsada cok iyi bilinir ki, kendisini guru ilan edenlerin açıklaması sürekli sonradan gelir. Onları dinlediğimiz zaman okurların öyle gelişmesinden başka çaresinin olmadığı kanısına varırız. Herhangi bir olayın kurları yükselttiği açıklaması gelebileceği gibi, aynı olayın başka bir zaman kurların düşüşüne sebep olduğu söylenir. Özüne bakıldığında bu söylemlerin pek de bişey ifade etmediğini, kendini guru ilan edenlerin pek de birşey bilmediğini gösterir. Süslü puslu kelimelerle onca açıklama getirirken tek yaptıkları şey dinleyicilerin başını bulandirmaktir. O teoriye hakim olmayan dinleyicileri uyuşturmak içindir. Bollinger band, retracement, fibonacci gibi deyimler oldukça sık kullanılır. Oysa bu gibi instrumanlar veya indikatörler sonradan kurları takip ettikleri için getirdikleri açıklamalar geçmişe hitap eder, geleceğe değil. Gelecek hakkında herhangi bir fikir yürütmezler. Oysa dinleyici bunun farkında değildir, sınamak için de gerekli zamanı yoktur, bu yüzden güvenilir bulduğu şahıslara inanmak zorundadır, bir de bu şahıslar tesadüfen bir iki kez tutan tahminler yapmış iseler. Bir kere tutturan her zaman tutturur mantığı ile tv'de söz hakkı verilir, söz hakkı verildikce de cok tv'ye çıktığı için onun daha da güvenirliği artar, çünkü birşey bilmediği zaman neden tv'ye ciksrtilsin ki? diye düşünülür. Işte kendi kendini onaylayan kehanet.

Bu anlatmak istediğim olay kuzey Amerikada geçtiği söylenilen kizilderililerle bir meteroloji istasyonunun arasında geçen hikayeye benzer. Kabilesine kışın çok sert geçeceğini söyleyen şef cok fazla odun toplamalarini söyler.Durumdan da emin olmak için meteroji istasyonunu arayıp kışın çok dert geçeceği yanıtını alır. Bu yüzden de kabilesinden daha fazla odun toplamalarını ister. Meteoji istasyonunu tekrar arayan şef kışın daha da çok sert geçeceği yanıtını alır. Bundan sonra sadece odun değil, buldukları herşeyi toplamasını kabileden ister. Meteoroloji istasyonunu arayan şef tekrar aynı soruyu sorduktan sonra, kışın çok daha sert geçeceği yanıtını alır. Nasıl emin olduğu sorulduğunda, kızılderililerin çılgınlar gibi odun topladığı söyler.

Bu geriye dönük açıklamalar hayatın nasıl oluştuğunu açıklamak için de sıkça kullanılır. Bir canlıya bakıldığında onun kendi başına o duruma nasıl gelebileceğini açıklayıcı teori bulmak gerçekten kafa ağrıtır derecede zordur. Hayatın son aşaması gözüktüğü için onun bir tasarımcı tarafından yapıldığını söylemekten başka çare yokmuş gibi gelir. Nasıl olur da insan gibi bir canlı hiç birşey olmadan ortaya çıkabilir? Tesadüfleri birleştirerek böyle birşeyin ortaya çıkması imkansız diye söylenir. Bu kanıya göre sanki doğanın görevi insan üretmekmiş gibi bir yanılgıya saplanmaktır. Herşeye sonradan bakınca doğanın insan üretmekten başka çaresinin olmadığını, final görevinin herşeye hükmeden bir üst canlıyı üretmekten başka çaresinin olmadığını varsaymaktır. Insan doğanın üretebileceğini zekanın en doruk noktasıdır ve ondan sonra da başka şey gelmez, denilir.

Doğanın böyle bir hedefinin olduğunu ima etmek insanmerkezci düşüncenin ürünüdür. Insanı en doruk noktaya koymak ve herşeyin onlara göre tasarlandığını savunmak. Oysa bu mekanizmanın altında yatan yasa doğal seçilimdir. Doğal seçilime göre tabiatın final bir hedefi yoktur. Fiziksel yasalar herkes için geçerlidir. Bazı bileşimlerin ayakta kalması, diğerlerinin yok olması, fiziksel kanunlarla açıklanabilir olamaz, açıklanabilir olsaydı doğa kanunlarının belli oluşumları diğerlerinden tercih edeceği için taraf tutuyor olması gerekiyordu. Bu da zaten doğa kanunu arkasında yatan "niyete" karşıdır. Doğa herkese eşit mesafededir ve seçim yapmaz. Bazı oluşumların ayakta kalması o oluşumların sınırlı kaynaklardan yararlanmak için verdiği mücadelenin daha başarılı olduğunu gösterir. Başarılı olanların da nesli devam eder. Doğa akıllı insan üretmek için işe gerişmemiştir, ancak akıllı insan ayakta kaldığı için türünü devam ettirme şansına sahip olmuştur. O akıl sayesinde ayakta kalabilmiştir ve genlerini kendinden sonraki nesile aktarabilmiştir. Doğanın herhangi bir final hedefi olamaz, olsa bile bu fizik yasalarına aykırıdır. O seçici değildir, seçici olan doğada ayakta kalmak isteyenlerdir. Bazı olguların ayakta kalması herşeyin onların ayakta kalması için tasarlandığı anlamına gelmez, bu sadece o olguların daha zekice davrandığı anlamına gelir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen