Sonntag, 31. August 2014

Gerçek değerimiz nedir?

Gordion şehrinin Ankara yakınlarında milattan önce kurulmuş bir şehir olduğunu ve burada geçen bir rivayete göre çözümü zor olan düğümün Büyük İskender tarafından alışa gelmemiş bir yöntem ile kestikten sonra isminin zor çözülür problemlere verilen bir deyime verildiğini biliyormuydunuz? Gordion düğümü bu rivayete dayanarak ortaya çıkmış bir deyimdir. Zor çözülür problemlere alışa gelmemiş yöntem ile çözüm üretmeye Gordion düğümü denir.

Manisa'nin Salihli ilçesinde Lidya''lıların başkenti sayılan Sart şehrinde yaşamış olan Krezüs zengin ve eli açık olmasından dolayı ona atfedilen "Ben Krezüs'müyüm?" cümlesi hala batı ülkelerinde yaygın kullanılırken ülkemizde biliniyor mu?

Her deyimin kendine göre bir geçmişinin oldugunu ve bu geçmişin ne olduğunu, en azından kendi toprağımızda yaşanmış olaylara atfedilen deyimlerin tümünü biliyor muyuz? "Kendi değerlerimizi bilmiyoruz." derken, hangi değerlerden bahsediyoruz? Yabancilarin, yani aynı topraklarda yaşamıyor olanların bu tarihi bilmeleri ve o deyimleri yine de kullanmaları bize değer vermenin ne olduğunu hatırlatmıyor mu? Gerçek anlamda değer nedir, değer vermek nedir?

Elimize bir süs eşyası alıp da onu bir köşede tozlanmaya terk edip, eve gelen misafirlere zaman zaman göstermek o şeye değer vermek anlamına gelmez. Tabii ki değerli gördüğümüz şeyler muhafaza edilmelidir, ama kullanırlılığını  yitirdikleri andan itibaren onlar süs eşyasına dönüşürler. Değerler de kullanmadıkları sürece süs eşyasından başka birşey değildirler. Onlar kendi değerlerimiz olmaktan çıkmış veya hiç kendi değerlerimiz olmamıştır.

Goethe Schopenhauer'in kitabına şu sözleri yazmıştır: "Willst du dich deines Werts erfreuen, so musst der Welt du Wert verleihen.“  Yani kendi değerini sevmek istiyorsan, dünyayı kendin değerlendirmen lazım. Özbenliğini dünyaya sırt çevirerek kazanmak isteyen Schopenhauer'e Goethe yine şöyle yanıt veriyor: „So geht das nicht. Du musst der Welt Wert verleihen, damit du dich selbst wertschätzen kannst.“ Bunun böyle olmadığını, kendi kendine değer verebilmek için dünyayı kendin değerlendirmenin önemli olduğunu söylüyor. Ve Schiller de şöyle diyor: „Der Mensch ist nur da ganz Mensch, wo er spielt.“ İnsan oynadığı sürede tam insandır.

Bu sözlerden de anlaşıldığı gibi değer pasif tüketilebilen bir olgu değildir. İnsan kendinden önce edinilmiş değerlerle oynayarak yeni değer geliştirdiği sürece, kendi değerini ürettiği sürece o özgüven kazanır, gerçek anlamda insan olur. O halde "Bizim değerimiz bilinmiyor" denildiğinde ilk önce biz bizden önce var olan değerlerin farkında olup, onlarla yepyeni kendimize uyarlanmış değerler inşaa ettik mi ki başkaları da bu değişikliği farketsinler? Değerler ancak eski değerler üzerine inşaa edilir. Kendi değerlerimiz eskisini oyun sürecinde kendi yaşamımıza entegre ettiğimiz zaman olabilir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen