Samstag, 30. August 2014

Tek kişinin kaderini paylaşmak ile manipülasyon arasındaki bağlantı

Facebook'ta dolaşırken Israel'li bir bayanın gönderdiği mesajlar gözüme çarptı. Kötü niyetli olmadığını burada özellikle söylemek istiyorum. Çünkü onu başka forumlardan da tanıyorum. Her konuda geliştirmiş, kendisini hem sözlü hem de resimli ifade etmesini çok iyi bilen biri. İnsan ne de olsa kendi kabuğunun dışına çıkamadığı icin, kendini meşgul eden konuları birer birer foruma taşıyor. Filistin roketlerinden öyle etkilenmiş olmalı ki her yayınladığı makale veya sözlü yazı kendisinin korku izlerini taşıyor. Hatta ve hatta resimlerini incelerken (ne kadar abstrakt resimden anlamasam da) kırmızı lekeler gözüme çarptı, bunlar kan lekeleri olmalıydı. Ona lekelerin anlamını sorduğumda bana kesin bir yanıt vermemişti. Savaştan etkilediğine ben kesin gözü ile bakıyorum.

Söylemek istediğim şey resim ile ilgili değil.  Yayınladığı yazıların hep aynı türden olduğunu fark ettim. Her hangi bir zaman tek bir İsrael askeri kaçırılmış bile olsa, ya da Filistin'den atılan roketlerden dolayı herhangi bir şahıs yaralanmış olsa hemen o mağdurun özel hayatını anlatan bir hikaye ile karşılaşıyordum. Bu yazılarda, kaçırılmasında daha yaşının küçük, önünde yapacak çok şeyleri oldugunu ama hayalini gerçekleştiremeden  hayatının yön değiştirdiği gibi yazılar vardı. Bu tür yazıdan etkilenmemek imkansızdı. Yazıyı okuyanlar da böylece o şahsın hem çok kötü durumda yaşadığını, hem de çocukların kalleşce kaçırıldığını veya katledildiğini aynen hissetme şansı bulabiliyorlardı. Okuru mağdur kalanla empati kurduruyor ve dolayısı ile onu mağdurdan tarafa çekmeyi başarıyordu.

Diğer tarafta yüzlerce Filistinlinin bir anda hayatını kaybetmesi insanları neden o kadar etkilemediği kafama takıldı. Sayıca onlarin çok daha fazla mağdur kalmalarına ragmen neden Filistinli birinin bu kadar dikkat çekmediği kafamı kurcaladı.

Aradığım sorunun cevabını bilim adamları da incelemişler. Aynı fenomene yardım etme konusunda da karşılaşmışlar. Binlerce insanın Afrika'da açlıktan ölmesine rağmen neden insan onlara yardım etmedigini, diğer taraftan gözü önünde boğulan birini hiç tereddüt etmeden kurtardığını  sorgulanmışlar. Bu araştırmalara göre uzaklık ve yakınlığın yardım etmede rol oynadığı tespit edilmiş. Ne kadar binlerce kişi Afrika'da açlıktan ölse de gözden ırak olduğu için yardım edilmediği, ama göz önünde birinin tehlikeye düşmesi veya yardım istemesi anında çoğu insanın hiç tereddüt etmeden yardım ettiği görülmüştür. Bir kişinin kaderini göz önünde paylaşmak insanı kayıtsız bırakmıyormuş. Bu nedenle yardım toplayan organizasyonlar çoğunlukla acı çeken bir çocuğun hikayesini öne çıkararak insanları olaya yaklaştırmak ve dolayısı ile bonker olmayı sağlıyorlarmış. O halde yakınlık karşı taraf ile empati kurmayı sağlıyor ve ona karşı daha insancıl olmayı teşvik ediyormuş. Gözden ırak insanların kaderi ile de pek ilgilenmiyor, çünkü onlarla hem empati kurmak zor oluyor hem de "neden ben yardım edeyim ki?" deniyor, sonuçta benimle beraber binlerce kişi de yardım edebilir. Zorunluluk olmadıkça çoğu insan bu olayları görmemezlikten geliyor.

Başlangıçtaki arkadaş ne yapiyor? Mağdur kişinin hikayesini anlatarak okuru o şahsın kaderini paylaşmaya davet ediyor. Okur ister istemez o mağdur ile yakından empati kurabiliyor ve onu o duruma düşürenlere feryat ediyor. İstenilen sonuç da elde edilmiş olunmuyor mu? İstenilen şey yapılan politikayı meşru kılmak ve karşısında doğabilecek herhangi bir protestoyu ortadan kaldırmak değil mi? Yazının hiç bir yerinde bize katilin veya kendi politikamızı destekleyin diye ifadeler görmek mümkün değildir. Onlar üstü kapalı mesajlarla taraftarı kendilerine çekmeyi başarıyor, sadece insanların paylaşma duygusuna çağrıda bulunarak. Eğer üstü açık destek istemiş olsalardı onların alacağı cevap da Afrika'daki açlıkla mücadele eden ve yardım bekleyen insanların kaderini paylasmaktan pek farklı olmayacakti: insanlar kayıtsız kalacaklardı.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen