Donnerstag, 16. Januar 2014

Dinlemek uzere



Almanlarin en önde gelen komedyenlerinden biri sayilan Loriot haftasonunda evli bir ciftin kahvaltida aralarinda gecen bir konusmayi aktariyor. Adam gazete elinde masanin karsi tarafinda pasalar gibi otururken hanimi Berta ile söyle bir konusmaya sahit oluyoruz:

Adam: Berta!
Kadin: Evet…!
Adam: Yumurta sert.
Kadin: (susuyor)
Adam: Yumurta sert!!!
Kadin: Ben duydum….
Adam: Yumurta ne kadar kaynadi?
Kadin: Cok yumarta sagliga zararli.
Adam: Yumurtanin ne kadar pistigini soruyorum…?
Kadin: Sen devamli dört bucuk dakikalik istiyorsun….
Adam: Biliyorum…
Kadin: Neden soruyorsun ya?
Adam: Cünkü bu yumurta dört bucuk dakika pismis olamaz da ondan!
Kadin: Ben her sabah dört bucuk dakika pisiriyorum.
Adam: Neden yumurtalar bazen az pismis, bazen sert oluyor?
Kadin: Ben bilmiyorum, tavuk degilim!
Adam: Ha, öyleyse yumurtanin iyi oldugunu nasil anliyorsun?
Kadin: Ben dört bucuk dakika sonra sudan cikartiyorum, tanri askina!
Adam: Saate bakarak mi?
Kadin: His ile….bir ev kadini bunu hisseder…
Adam: His ile mi? Hissinde senin ne var?
Kadin: Ben yumurtanin ne zaman az pismis oldugunu hissediyorum.
Adam: Yumurta sert…. Senin hissinde yanlis giden bisey olmali….
Kadin: Benim hissimde bi sorun mu var? Ben bütün gün mutfaktayim, camasir yikiyorum, senin esyalarini düzeltiyorum, evi oturulur hale getiriyorum, cocuklarla bas ediyorum ve sen benim hissimin yanlis oldugunu söylüyorsun!
Adam: Evet ama yumurta hisse göre pisirilirse o zaman tesadüfen dört bucuk dakika piser.
Kadin: Senin icin yumurtanin tesadüfen dört bucuk dakika pismesi ne kadar önemli olabilir ki önemli olan sey dört bucuk dakika pismesi.
Adam: Ben sadece az pismis yumurta istiyorum, tesadüfen az pimis degil. Ne kadar pistigi önemli degil!
Kadin: Öyle mi? Senin icin önemli degil….mutfakta dört bucuk dakika eziyet cekmem senin icin önemli degil!
Adam: Hayir, hayir…
Kadin: Ama yumurtanin dört bucuk dakika pismesi cok önemli….
Adam: Ben de bunu söylüyordum zaten.
Kadin: Biraz önce önemli olmadigini söyledin!
Adam: Ben sadece az pimis yumurta istiyorum…
Kadin: Erkekler gercekten ilkeller!
Adam: (kendi kendine mirildanarak) Ben onu öldürecegim, yarin onu öldürecegim….

Bu konusmada neler yanlis gidiyor? Söylenen seyler gercekten dinleniliyor mu? Yoksa herkes istedigi gibi mi algiliyor? Bu sorunu irdelemek icin genel bir kac satir yazdiktan sonra tekrar konuya gelecegim.
Dilin dünyayi birebir betimleme görevi oldugu görüsü hakimdir, onun dis nesneleri kavranir hale getirmekte ki role isaret edilir. Dis dünyayi betimlemenin yaninda dil ayni zamanda o dili kullananin da ic dünyasini disa tasir. Onun kullandigi kelimeler, kurdugu cümleler onun ic dünyasi hakkinda bilgi verir. Her belirttigi görüs ile o aslinda „bu benim“ der. O kendini aciklar. Neseli bir insanin kullandigi terimler ile karamsar birinin kullandigi terimler ayni olamaz. Ilki renkli bir tabloya benzer, ikincisi ise siyah beyaza. Her kimse, hangi dili kullanirsa kullansin, o kendini ifade ettiginden haberi yoktur. Dili öyle bir hal almistir ki artik agzindan cikan kelimeler otomatiklesmistir. Onun tercih ettigi dil yillarca deneyimlemis oldugu sözcüklerden ibarettir. Kendi deneyimi onun dilini sekillendirmistir. Disa dönük ve kendinden emin birinin dilini ice dönük ve kendinden emin olmayandan kolaylikla ayirt edilir hale gelmistir.

Dil kendini ifade etmenin yaninda iki kisinin arasindaki iliskiyi de betimler. Ilk konusmalar „Ben böyleyim“ ile baslarken, karsimizdaki kisi de „Ben seni böyle görüyorum“ diye geri bildirimde bulunur. Ikinci kisi anlatilandan neyi anladigini tekrar karsi tarafa anlatir ve anladigini tastiklettirmek ister. Ilk anlatan anlattigi seylerin dogru kavranilmis oldugu hissine kapilirsa herhangi bir düzeltme yapmiyacaktir, aksi halde konusmaya müdahale edecek ve kendisinin yanlis yorumlandigini, asil yorumlanmasi gerekeni tekrar ve tekrar dogru sekilde anlatmaya calisacaktir. Konusmanin spontane kavranmasi iyi iliskiye isaret eder, karsiya tasinmak istenilen mesajlarin oldugu gibi tasinmis oldugu hissi uyandirir ki bu da rahatlik ve güven verir. Ancak rahat ve kendimizi güvencede hissettigimiz yerde dinlenilmis oldugumuz hissine kapiliriz. Tabii ki ikinci kisi de konusma esnasinda kendini ifade edecektir. O da kendisinin dogru anlasilmis olmasini karsisindan gelen geri bildirim ile yoklayacaktir. Bu durumda anlasmamak icin cok neden vardir ama anlasmak icin tek bir neden, o da karsimizdaki ile ne kadar empati kurabildigimizdir.

Teorik olan bu bölümde amac dilin tek bir enformasyon tasimadigini göstermekti. Konusulan dilin arkasinda sakli-gizli seylerin de oldugu, hatta bu unsurlarin konusanin bile fark etmedigine isaret cekmekti. Kendimizden de birseyler verdigimizi ancak ve ancak anlasilmadigimiz zaman fark ediyoruz. Kendimizi dogru ifade etme cabasi kendimizi savunur duruma itiyor, cünkü yanlis anlasildigimiz zaman sanki ücüncü biri de konusmaya müdahil oluyormus gibi bir his uyandiriyor. Iki kisi konusuyor ama bu konusmayi sanki ücünkü biri dinliyormus gibi algilaniyor. Yanlis anlasilma iki kisinin arasinda kalmiyor, o yanlis degerlendirme baska insanlara anlatildigindaki doguracagi „ün“ simdiden önlenmek isteniyor. Ne demisler: „Adim cikacagina sanim ciksin.“ Adi cikan biri halk arasinda hep öyle anilir, cünkü adi cikmistir bir defa.

Geri bildirimin yanlis oldugu fark edilmesi esnasinda gard alinir. O kendisinin öyle anlasilmamasina protesto edecektir, karsidan gelen yorumlara karsi gelecektir. Konusma artik icerilikten öte iliski üzerine veya kisilik betimleme üzerine yogunlasir. Savunma ve karsi savunma artik iceriligin cok ötesine gitmistir, her ne kadar icerilik üzerine konusuldugu zannedilse de icerilik üzerinden iliski ve kendini betimleme konusulur. Bu nedenledir ki ayni konuda konusan iki fizikci icerilik acisindan ne kadar ayni fikirde olursalar olsunlar onlar benlik ve iliski tanimlama acisindan ayri dünyalarda yasamaktadirlar, kavga burada kacinilmaz olacaktir.

O halde iletisim esnasindaki karmasa konusanlarin ic dünyalarinin karmasik olmasindan ve bu karmasanin da bilincinde olunmamasindan kaynaklanir. Iyi bir dinleyicinin kendi ic dünyasinin dingin olmasi sartinda kendi görüsü, karsisindaki insanin görüsünü anlamakta engel olmiyacaktir. O artik kendi benliginden uzak durmalidir. Onun kendini ifade etme niyeti olmamalidir, kendi kendini bilen zaten kendi kendini ifade etmek zorunda degildir. O kendini kanitlamakta istemeyecektir. O baskalari tarafindan ne denildigini umursamayacaktir. Ancak ve ancak kendini uzaktan izleyebilen, baskasini da ayni mesafe ile izleyebilecektir. Ancak o zaman karsisindaki insanin sözünde herhangi bir hakikat aramiyacak, sözlerin arkasinda konusan kisinin gercek gereksinimlerini algilayacaktir. Benlik anlasma konusunda en büyük engeldir.

Söylenen sözlerin arkasinda baska bir hakikat vardir. Bu hakikatin cogu zaman bilinmedigi görülür. Veya söylenilmek istenilen seyler dogrudan söylenilir, ama her zamanki aliskanlik ile söylenen seylerin arkasinda baska birseyin de ima edildigi zannedilir. Mesela yukardaki örnekte adam yumurtanin az pismis oldugunu söylemek ister. Kadin bunu anlamistir ama adam kadinin yumurtayi bazen sert bazen de az pismis olmasindan yakinir. Belki de adam ayni zamanda „Benim tercihlerimi kaale almiyorsun, beni önemsemiyorsun! Eger beni kaale almis olsaydin, bilindigi gibi yumurtayi tam dört bucuk dakika pisirirdin, tam benim istedigim gibi!“ diye de bir mesaj vermek istemistir. Kadin da müdafaya gecip, söyle bir mesaj vermek istemistir:“Bu evde ben herseye bakiyorum ama yine de karsiliginda onurlandirilmiyorum, yaptiklarim görülmüyor!“ der. Her iki sahsin kendini aciklama istegi karsi tarafta müdafaya yol aciyor ve her söylem saldiri olarak algilaniyor. Burada kadin ve erkek kendi düsüncelerinin kurbani. Sözlerin arkasinda tastiklenmeyi aramak ve beklentilerin yerine getirilmemesi hayal kirikligina yol aciyor. Iyi bir dinleyici beklentilerin farkinda olur ve geregini yerine getirir. Burada iliski ile somut problem arasinda ayrim yapip, karsi tarafin degerli oldugunu ama somut problemin de oratada oldugunu aciklayici bir tavir sergileyip saldiri ve müdafayi engellemek mümkün olacaktir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen