Dienstag, 11. Februar 2014

Abartinin dayanilmaz tehlikesi



Bir önceki yazida abartinin anlami üzerine düsüncelerimi paylasmistim (*). Abarti orada sinyal görevi görmekteydi. Anlatan onunla dinleyicide belli hisleri tetiklemek istiyordu. Orada anlatan aktif rol aliyor, dinleyici ise pasif sifatinda kaliyordu. Simdi irdelemek istedigim sey anlatilan olaylarin dinleyicide neye sebep oldugudur. Tabii ki dinleyici de söylenilmek istenildigi gibi pasif dinlemiyor, onun da kendine göre bir özgecmisi var ve o özgecmise göre dinledigi seyleri yorumluyor, yine de konusana göre herhangi bir aktivite yapmiyor, yani o konusmuyor.

Konusmaci kendine göre söylemek istedigi konulari sifreliyor. Dinleyici, konusmaci ile ayni deneyime sahip olmadigi icin sifrelenen seyleri ayni sekilde desifre etmesi imkansizdir. O da kendi deneyimine göre duydugu enformasyonlari desifre etmeye calisacaktir. Deneyim farkliligi algilama farkliligina neden olacak, verilmek mesajin yanlis anlasilmasina sebep olacaktir. Bu nedenle konusmaci kendini karsisindaki dinleyiciye göre ayarlamasi gerekiyor. O konusma yapmadan önce dinleyici ile empati kurup onun söylemek istedigi seyi nasil anlayacagini tahmin edip, yanlis anlasilmaya neden olacak etkenleri baslamadan önce yok etmeye calisacaktir. Belki de dinleyiciyi kendi istegi dogrultusunda yönlendirmek istiyor. Bu durumda da karsisindaki kisi hakkinda iyi tahminde bulunmasi, onun hangi terimlerden etkilenebilecegini sezinlemesi gerekiyor. Iyi konusmaci ayni zamanda iyi bir dinleyicidir de. Aksi halde onun ne konustugu anlasilmayacagi gibi, o karsisindakini de anlayamaz.

Yukarda da görüldügü gibi abartili anlatim sekli dinleyiciyi etkileme sekillerinden bir tanesidir. Abartinin abartilmamasi durumunda anlatilmak istenilen hikaye daha inandirici olacaktir, aksi halde hikaye ciddiyetini yitirir. Desifre ederken dinleyicinin abarti ile gercek (gercek nedir bilmiyoruz ama bildigimizi farz edelim) arasinda ayirt etmesi, konusmacinin söyledigi seylerin arkasinda gercek amacinin ne oldugunu tahmin etmesi gerekiyor. Konusmaci ile dinleyici anlatilan olay basinda bulunmus olsalardi anlatilan seyin ne kadar abartili olup olmadigi cok daha kolay anlasilirdi. Ayni olaya seyirci olunmadigi icin insan dinleyicinin ne kadar güvenilir olduguna bakmalidir. Güvenilir olmayan biri yalan söylemese bile etki yapmak icin anlattigi hikayeyi kendi avantajina cevirmek isteyecektir. O olmadik yere hikayeyi süslü püslü sözcüklerle yükleyecektir. Hikayenin abartili olmasi süslü olmasi ile ayni orantilidir.

Dinleyici kulaklarini dört acmalidir. Cogu zaman otomatik olarak ayikladigi cümlelere biraz daha temkinli yaklasmasi gerekiyor. Cümleler ne kadar genelleme yapilarak basitlestiriliyor? Basitlestirmedeki amac karmasik olaylari hazmedilir hale getirip dinleyicide belli bir etki yaratmaktir. Her basitlestirme toplumda var olan streotipleri kullanir ki dinleyicide yabancilik cekmesin. Konusmaci ne kadar herkes tarafindan bilinen olgulara deginirse vermek istedigi mesajlar bilinc filitresini o kadar kolay gececektir. O halde dinleyicinin dikkat etmesi gereken unsurlardan digeri konusmacinin ne kadar stereotipleri kullandigini cözmektir. Her basitlestirmenin arkasinda gizli bir niyet yatar.

Bazen olgular bilincli olarak eksik aktarildiginda da dinleyiciyi etkiler. Konusmaci bilincli olarak kendini dezavantaj duruma düsürecek seyleri gizleyerek de etki yaratabilir. Haber programlarinin ciddi sayilmasi gerektigini herkes bilir. Sadece tv’de söylenen seylerle bilgilenenler duymadiklari seyleri de yok sayacaklari icin haber kaynaklarini secmekte titizlik göstermeleri gerekiyor. Cesitli kanallari kullanmak bu duruma care olabilir.

Abartinin abarti oldugunu anlamanin en etkin yolu kendi deneyimimizden gecer. Ne kadar cok deneyim yaptiysak bir konunun o kadar cabuk abartili olup olmadigini tespit ederiz. Bu durumda kendi kendimizi iyi tanimaliyiz, nelerden cok fazla etkilendigimizi iyi bilmemiz gerekiyor. Kendi benimsedigimiz ideolojiler de bizim icin etkilenme tuzagi olabilir. Ne kadar herhangi bir ideolojiden uzak olmak güc olsa da yine de o tuzaga düsebilecegimizi göz önünde bulundurmamiz gerekiyor. Ancak kendi zayif noktalarini bilen kendini direk etkenlerden koruyabilir.

(*)   http://turanerdal.blogspot.de/2014/02/abartinin-dayanilmaz-hafifligi-eric.html

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen