Mittwoch, 26. Februar 2014

Turk, ovun, calis,...


 ....... Ne saçma gelmisti bu sözler. Belki bunu söyleyen bizi iyi taniyordu. Çalışmaktan mahrum olduğumuz için uyarilmamiz gerekiyordu. Bize "çalış" denildiği zaman çalışırız, öyle boşu boşuna çalışma olur mu ki? Biz deli miyiz? Övün denmiş. Belki de biliyordu ki biz kendi hunerlerimiz için ovunmuyorduk, biz hünerli birilerini tanıdığımız için ovunuyorduk. Ne de olsa iyi bir makama sahip olan bir "dayimiz" vardır herhalde. Onun gölgesinde övünüyoruz. Gerçekten bu mısraları yazan bizi çok iyi tanıyormuş.

Ama acik söylemek gerekir ki, bizleri gaza getirmek için neler uydurulmuş neler? Mesela "Bir türk askeri dunyaya bedeldir." Bu cumlenin arkasinda öyle korku yatıyor ki, sanki soylenmese hiç kimse askere gitmeyecek. Başka eski cümlelerden aklımda kalan bir tanesi daha var:"vergi her vatandaşın görevidir." Böyle bir cümle ancak verginin ne oldugunu bilmeyen vatandaşlara söylenir. Gerçek vatandas gorevini bilir, bizimkiler bilmiyorlar ki, uyarilmalari gerekiyor.

Insan tembel ise çocuğun adını koysun. Bence problem yok. Yukarda da hala adı konmamış cocuk dolasiyor. Birseyimiz olur, bizi ya çin çarpar, ya da trafik canavarına kurban gideriz. Tüfekle oynarken birini vururuz; tüfeği kör şeytan doldurur. Yani suçu sürekli başkasında arayinca değişme şansımız da yok. Neden değişelim ki? Hatasız olan değişir mi? Işte sorun burada...

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen