Freitag, 25. April 2014

Başarı ve yaratıcılık


Başarı keskin bir kılıç gibidir, o başarılı olanın yaratıcılığını öldürür. Başarıya pek hakim olamayanlarda en sık görülen "hastalık"lardan bir tanesi başarının getirdiği şan ve şöhrete yenik düşmektir. Daha doğrusu dışardan gelen alkışların egoyu şişirmesi ile "havaya" girip eski yapılan işlerle veya tesadüfen elde edilmiş bir sıfatla yetinilmesi her yeni deneyime köstek olur. Bir defa kendini kanıtlayan biri daha yeni şeyler yapması için kendini motive etmekte zorlanır. O ya eski ünü ile yetinir, ya da eski başarısının getirdiği yükün baskısını kaldıramaz, çünkü yeni bulması gereken şey eskisinden daha iyi olmalıdır. Başarılı olan devamlı eski elde ettiği ün ile karşılaştırilacağı için kendini gözetim altında hisseder. Bu nedenle de düşüncesi tek bir hedefe kilitlidir, lineer düşünür ve esnekliği gider. O fikirlerle oyun oynayamaz, öyle bir şansı da yoktur. Gözetlendiği için de en kısa zamanda başarılı olmak ister. Bu tutum da yaratıcılığın düşmanıdır.

Başarı, başarıyı elde eden için hiç birşey ifade etmez, bu ona dışardan atfedilen bir sıfattır. Başarı başkasının gözünde başarıdır ama başaran için pek de öyle sayılmaz, çünkü o olması gerekeni yapmıştır, o doğanın gereğini yapmıştır. Içinden geldiği için, o işten zevk aldığı için doğasının gereğini yerine getirmiştir. Susayan birini iyi su içiyor diye övmek nasıl yersiz ise, zorunlu olduğu için birşeyi yapanı övmekte o kadar yersizdir. Övgü, başarı ışığında güneşlenmek gibidir. Işık yananı değil, o yansıdığı yeri ışıtır. Bu ışıktan yararlanmak isteyenlerin verdiği bir değerdir başarı. Her ne kadar kendisi birşey yapamamış olsa da başarılı birini tanımak veya onun yapıtlarından bir tanesine sahip olmak başarı tılsımının ona geçeceği kanısındadır. Başarılı olmak kadar başarılı olanı tanımlayabilmek veya seçebilmekte onların gözünde bir başarıdır.

Küçük yaştaki çocuğa başarılı olduğu zaman ilgi göstermek veya çok akıllı olduğunu söylemek kadar büyük hata yapılamaz. Başarılı olduğu zaman ilgi gösterildiğinde sürekli başkasının gözüne girmek için birşeyler yapacak, ilgi kesildiği andan ihtibaren hiç birşey yapmayacaktır. Akıllı çocuklar da akıllı oldukları için çalışmanın gerekli olmadığını, sadece aptal çocukların çalışması gerektiğini düşünecekleri için çalışmayacaktır. Başarılı veya akıllı olduklarını söylemek yerine amaç onları daha zihinlerini geliştirici ödevlerle yüzleştirip hem kendi sınırının farkına varmasında yardımcı olmak hem de sınırını aşmasını teşvik etmek olmalıdır.

Ancak severek yapılan bir işte "başarılı" olunabilir. Ilgiyi çekebilecek herşey üzerinde durulmaya değer birşeydir. Başarı sözcüğünü kullanmak yerine birşeyi sevdirmek veya birşeyi seveni sevdiği yolda teşvik etmek kadar ona iyi şey yapılamaz. Gerçekten birşeyde başarı gösterebilmek için o şey üzerinde ağır çalışmak gerekir. Yıllarca süren bu yolculuğa ancak sevgi ile devam edilebilir, aksi takdirde yapılan iş görev olacaktır, iş bittikten sonra o iş bir kenara atılacak ve bir daha suratına bakılmayacaktır. Oysa yaratıcının öyle "boş" gezme diye bir lüksü olamaz. Meşgul olduğu konu sürekli onunla beraber olacaktır. O ondan kaçamaz. Kaçamadiğı için de doğuracağı çocuğa gebe kalır. Belki de yıllarca gebelik zamanı sürer. Ama hiç beklenmedik bir anda üzerinde durduğu problemin çözümü aniden önüne çıkar, o da "heureka" (ben buldum) diye bağırır. Işte tüm çabalar bu an içindir, bu sevinci yaşamak içindir. Neyi bulduğunuz önemli değildir, küçük şeyler de olabilir. Önemli olan şey o zamana kadar hiç yapılmamış bağlantıyı yapmış olmaktır, yeni şeyler keşfetmektir.

Yaratıcılık eskileri tanımakla başlar, bu nedenle çocuklar asla yaratıcı olamazlar. Onlar kendilerinden önce yapılmış şeyleri bilmedikleri için yaratıcı olamazlar. Bir konuda yaratıcı olmak için o konunun diline hakim olunması gerekiyor. Matematiğe yatkın biri matematik dilini öğrenmesi gerekiyor ki orada hangi problemlerin olduğunu ve bunu hangi şekilde çözülebileğini bilsin. Matematik diline hakim olmak veya herhangi başka bir ilgi alanına hakim olmak için uzun zaman çalışmak gerekiyor. O halde matematik (bu herhangi başka bölüm de olabilir) karşımıza çıkabilecek sorunu çözmek için sadece bir alettir. O problemi çözmek için kullanılır. Yaratıcılık, hakim olunan araç ve gereçlerle o problem çözülemediği zaman devreye girer. Ya o ana kadar kullanılan alet yetersizdir, o halde siz yeni alet bulmak zorunda kalırsınız, ya da alet vardır ama o zamana kadar bağlantı kurulamamıştır, o zaman da yeni bağlantı kurmak zorundasınızdır.

Yeni bulunan bağlantı o bağlantının yeni olduğunu tastik eden bilir kişilere ihtiyacı vardır. Ancak o bilge kişiler eskiyi bildikleri için, kendi konularına hakim oldukları için yeni bulunan şeyi değerlendirme şansına sahiptirler, ancak o bilir kişiler bahsi geçen konuya yeni bir alfabenin eklenmesine karar verebilirler. Her ne kadar sınırı zorlayıcı insanlara ihtiyaç olsa da yine de sınırları koruyanlar da gereklidir. Belki yeni alfabe o zamanı değerlendirenler tarafından fark edilmeyecek ve red edilecektir ama zamanı geldiği zaman tekrar ortaya çıkacaktır. Ortada görünmese bile o ortamı mayalamıştır artık, zamanı gelince fark edilir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen