Dikkat
dıştan gelen etkiler doğrultusunda kayabiliyor, bu nedenle düşünceyi
aritmak için, sade düşünebilmek için dıştan gelen etkeni en aza
indirgemek gerekiyor ki bilinç odaklanması gereken şeye odaklansin. Ne
kadar etki artarsa, o kadar dikkati dağıtır. Dikkatin dağılmaması için
dıştan gelen etkenlere karşı dayanıklı olmasi gerekiyor. Dayanıklı olmak
güç anlamında değil, dikkat herhangi bir ağırlık kaldırmak zorunda da
değil. O odaklandığı şeyi uzun süre, konsentre olduğu şeyi uzun zaman
bilincinde tutabilmesi anlamında kullanılmıştır.
Meditasyon
bilince odaklanmak amaclidir. Onun bir olgudan diğerine kaymasını
önlemek için yapılan etkenlerden bir tanesidir. Kendi kendimiz ile
yanlız kaldığımızda, kaynağı ne olduğu bilinmeyen düşünceler bir gelir,
bur gider. Kara öküzün trene baktığı gibi bilinçte dikkatini her yeni
gelen düşünceye verir. Bu nedenle o düşünmez, o düşüncenin kölesi olur,
yani o düşünceler tarafından düşündürülür. Gerçek anlamda herhangi bir
fikrin arkasından baştan sona kadar koşmamıştır, bu sebeble de gerçek
anlamda kendi fikir edinememiştir. O kendine dışardan gelen fikirlerle
meşgul olmuştur.
Belli bir şeye dikkati odaklamak sadece
meditasyon ile gerçekleşmez, insan merak ettigi veya sevdiği sey de
dikkatini verebilir. Bazı durumlarda dikkat o kadar odaklanıyor ki
zamanın nasıl geçtiği belli olmuyor. Bu duruma Csikszentmichakyi "flow"
diyor, zamanın akmasına. Akan şeyin farkına varmak ve onu olduğu gibi
izleyebilmek bilinci odaklandirmaya yarayacaktır. Işte o zaman insan
kendinin farkına varacak, gerçek düşüncelerinin kaynağını kesfedecektir.
Keine Kommentare:
Kommentar veröffentlichen