Donnerstag, 3. April 2014

Bilincin kayması üzerine

Dikkat dıştan gelen etkiler doğrultusunda kayabiliyor, bu nedenle düşünceyi aritmak için, sade düşünebilmek için dıştan gelen etkeni en aza indirgemek gerekiyor ki bilinç odaklanması gereken şeye odaklansin. Ne kadar etki artarsa, o kadar dikkati dağıtır. Dikkatin dağılmaması için dıştan gelen etkenlere karşı dayanıklı olmasi gerekiyor. Dayanıklı olmak güç anlamında değil, dikkat herhangi bir ağırlık kaldırmak zorunda da değil. O odaklandığı şeyi uzun süre, konsentre olduğu şeyi uzun zaman bilincinde tutabilmesi anlamında kullanılmıştır.

Meditasyon bilince odaklanmak amaclidir. Onun bir olgudan diğerine kaymasını önlemek için yapılan etkenlerden bir tanesidir. Kendi kendimiz ile yanlız kaldığımızda, kaynağı ne olduğu bilinmeyen düşünceler bir gelir, bur gider. Kara öküzün trene baktığı gibi bilinçte dikkatini her yeni gelen düşünceye verir. Bu nedenle o düşünmez, o düşüncenin kölesi olur, yani o düşünceler tarafından düşündürülür. Gerçek anlamda herhangi bir fikrin arkasından baştan sona kadar koşmamıştır, bu sebeble de gerçek anlamda kendi fikir edinememiştir. O kendine dışardan gelen fikirlerle meşgul olmuştur.

Belli bir şeye dikkati odaklamak sadece meditasyon ile gerçekleşmez, insan merak ettigi veya sevdiği sey de dikkatini verebilir. Bazı durumlarda dikkat o kadar odaklanıyor ki zamanın nasıl geçtiği belli olmuyor. Bu duruma Csikszentmichakyi "flow" diyor, zamanın akmasına. Akan şeyin farkına varmak ve onu olduğu gibi izleyebilmek bilinci odaklandirmaya yarayacaktır. Işte o zaman insan kendinin farkına varacak, gerçek düşüncelerinin kaynağını kesfedecektir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen