Freitag, 4. April 2014

Calismak düsünceyi öldürür


Fazla calismak düsünceyi öldürür. Insan kendi kendisi ile mesgul olmamak icin, kendi düsüncesi ile basbasa kalmamak icin oyun üretmistir. Kendini unutturacak, sürekli birseylerle mesgul etmeyi saglayacak oyunlar icat etmistir. Bu oyunlardan bir tanesi de sürekli hareket halinde bulunmak ve bilinci kendi disinda birseye odaklamaktir. Bu birsey, calismaktan baska ne olabilirdi ki? Hem en temel gereksinimi gideriyor, hem de toplumda sayginlik kazanarak egoyu oksatiyor olmasi calismaya özel bir deger sagliyor. Diger insanlarin da deger vermesi onu iyi birsey yaptigi yönünde tastik ediyor. Tek basina olmadigini anlayan o kisi yaptigi seyi yapmaya devam ediyor, ta ki ani bir durum ortaya cikincaya kadar.

Bu ani durum hayati kökünden etkileyici durumlar olabilir: issizlik, bosanma veya dogal afetler. Düsüncesini kendinden men etmis insanlar icin pazar günleri de dogal afet gibi sayilir, bir de bu sahislar yanliz iseler, yapacaklari hic birsey yoktur. Tek basina kaldiklarinda kendi kendine ne yapacaklarini bilmeyenler zorunlu olarak sürekli kactiklari düsüncelerle basbasa kalirlar. Kendi düsünceleri ile yüzlesenler kendi düsüncelerine yabanci muamelesi yaparlar. Görüldügü gibi aslinda onlar en yakin olunmasi gereken kendi düsüncesine bir hayli uzaklar. Onlar kendi asil düsüncesini hic tanimamis, tanismamak icin de sürekli etkinlikler yaratip kacis yolu aramistir.

Kendi düsüncesi ile karsi karsiya kalmadikca, kendi düsüncesinin kökünü anlamadikca insan kendi kendisi ile barisi saglayamaz, aksi halde o sürekli disardan yönlendirilecektir ve kendi kendine yabanci kalacaktir. O gercek ihtiyacinin farkina varmiyacak, kendi özüne inemiyecektir. Özü ile yabancilasmis biri üretken olamaz, üretmek icin kendi ihtiyacini tanimasi gerekiyor. Kendi düsüncesi ile basbasa kalan biri düsüncelerini takip etmesini ögrenecek ve gerektigi zaman da onu düzeltecektir. Her ne olursa olsun kendi düsüncesi ile mesgul olan da calisiyor gözükür. O baskasinin düsüncesi ile ilgilenmek yerine kendi düsüncesi ile ilgilenir, aradaki fark, sadece düsüncenin kaynagi degismis olmasidir.

Insan, düsünce ile hayatini sürdürebilmek icin mesgul olur. Düsünce güncel isleri bir hizaya sokmak icindir, karmasa diye algiladigimiz dogayi bir hizaya getirmek icindir. Düsünce düzensizlik icinde kaybolur, korkar. Korkuyu yenmek icin birseylere sarilmak ister, bu da düzendir. Korkunun kayboldugu anda, distan ve icten gelen düsünceleri kayitsiz sartsiz seyredebilme kabiliyetini gösterdikce, düsünceler de dinginlesecek, kendi özüne inecektir insan. Ayni insan düsüncelerine bir esyaya deger verdigi gibi sarildigi anda o seyin sadeligi, dinginligi kaybolacaktir. Hersey ortada, hersey acik ve secik ortada. Onunla armizda sadece düsünce vardir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen