Samstag, 12. April 2014

Öğrenilmiş çaresizlik

1967 yılında Amerikan bilim adamı Martin Seligman tarafından ortaya atılan ve çok değişik deneylerde de teyit edilmiş bir teoridir bu.  Öğrenilmiş çaresizliğin depresyona yakalanmış şahıslarda da rastlandığını savunmuştu Seligman. Bu teoriye göre kendi davranış alanını rahatsiz olunmasina rağmen daraltildigi, değişimin kendi iradesinde olmadığı söylenir. Değişim gücünün kendi elinde olmadığını zanneden biri belli bir zamandan sonra bulunduğu durumu kabul ederek letarjiye kapılabilir.

Köpeklerde de yapılan deneylerde gösterilmiştir ki kapalı kutunun içine sokulmuş köpeklere elektro şok verildiğinde hiç bir kaçamak yolu bulunmadığıni öğrendikten sonra kaçamak yolu açık olsa bile kaçmayı denemedikleri anlaşılmıştır. Benzer deneyde kaçamak yolu açık bırakıldığında köpek ilk şoku yaşadığı anda kaçmış, hatta durumun farkına vardığında şok verilmeden önce bile kaçmayı başarmıştı.

Her ne kadar hayvanlarda teyit edilmiş olsa da bu olgu insanlarda da görülmektedir. Hangi faktörlerin bu durumu tetikledigi farkına varıldığında çocuk eğitimine daha temkinli yaklaşıp daha hassas olunacağı kanısındayım. Bu iki davranışın arasında çok büyük bir fark vardır. Dışardan aldığı darbe ile kendi iradesini köreltip kaderine küsmesini öğrenen kişi bir daha durumunu değiştirmek için hiç birşey yapmayacaktır. Küçük yaşlarda öğrenilen bu tutum erişkin yaşlarda da devam edecektir. Kafesin kapısı açık olsa bile kendini acı çekmekten kurtarmaya, kendi gücüne güvencini kaybettiği için çalışmayacaktır.

Kendi gücüne güveni olmayan, çaresiz içinde olan biri medetin sürekli dışardan geldiğini, kendisinin dışa bağlı olduğunu zannedecektir. Başa gelenden sürekli dıştakilerin sorumlu olduğunu söyleyecek, kendisinin başa geleni çekmekten başka çaresinin olmadığını zannedecektir. Bu durum bazı kültürlerde "iyi" bir tutum olarak da tanımlanabilir ve desteklenir de. Bazı atasözü bu tutumun ne kadar kemikleşmiş olduğunu gösterir: ağaç yaşken eğilir.

Çocuğu eğmek amaçlı olanlar o çocuğun kendine olan güvencini yıkmak için herşeyi yapıp kendine bağlamayı isteyecektir. Bunların hepsi iyilik adı altında hizmet verdiklerini söyleyerek çocukları koruma amaçlı yapıldığı söylenir. Düşünülmesi gereken şey o korumanın gerçekten yukardaki deneydeki köpekleri sınırlayan kutular gibi olup olmadığıdır. Çaresizliği öğrenen köpeklerin korunduğu ne kadar söylenebilir?

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen