Samstag, 28. Mai 2016

Şımarıklık ve helikopter ebeveynler üzerine

İyi bir eğitim nasıl olur sorusu tüm yeni anne ve babaları meşgul ediyor. En iyi eğitimi çocuğuna vermek ve onun geleceğini güvence altına almak istenir. Bu niyette tabii ki kötü birşey yoktur. Gel gelelim bu niyeti uygulamaya geçince işler değişiyor. Her ne kadar niyet iyi olsa da çocuk için en iyi şey nedir? sorusunu yanıtlamak bir o kadar da zordur. Bunun zorluğu bu sorunun çocuğa sorulması değil de, ebeveynin kendisi yanıtlamaya çalışması olayı biraz daha zorlaştırıyor.

Neden mi? Ebeveyn kendi açısından olaya bakıyor. Kendisi o zamana kadar edindiği deneyimi unutuyor, o zamana kadar mağlubiyetini ve zaferini unutuyor, çocuğunu kısa yoldan zafere ulaştırmak istiyor. Çocuğunun kendisi gibi labirentte kaybolup gitmesini istemiyor. Bu nedenle çocuğun her isteğini gözünden okurcasına yapıyor. Çocuğu okula götürüyor, oyun bahçesine götürüyor, ona çocuğun hayel edemeyeceği oyuncakları alıyor, bir dediğini iki etmiyor, yeter ki çocuk mutlu olsun.

Mutluluğu çocuk böyle elde edebilir mi? Aslına bakılırsa bunu Dostoyevski yanıtlamıştı, o diyordu ki (aklında kalabildiği kadarını aktarıyorum), bir insana gün boyunca yemek verin, yapması gereken şey sadece geleceğini sürdürmek ve zevk almak olsun, yine de bu rahatlığı tehlikeye atacaktır, sadece kendi deliliğini tatmak için.

Başka bir hikayede, bir civcivin yumurtadan çıkmasına dayanamayan biri civcive yardım etmek için yumurta kabuğunu kırar. Civciv büyüdükçe bu iyiliğin neye mal olduğu anlaşılır. Civciv yumurtadan çıkmak için verdiği mücadele ile kanatlarını güçlendirirmiş. Zamanı  gelmeden yumurtadan çıkan civciv uçmayı becerememiş. Yapılan iyiliğin ne kadar iyi olduğuna artık siz karar verin.

Çocuk için herşeyi yapan ebeveynlere helikopter ebeveynler deniyor. Çocuk için herşeyi üstlenen ebeveyn çocuğun kendi başına karar verme yetisinin yetişmesine müdahale eder. İyiyi, kötüyü ayırt etme şansından mahrum eder. Mağlubiyetin de hayata dahil olduğunu, hayatın gül bahçesi olmadığını deneyimlemeyi önler. Mağlubiyetin de hayata dahil olduğunu cocuk yaşaya yaşaya öğrenmesi gerekir.

Çok güvenli bir ortamda büyüyen çocuk dünyanın isteğini karşılaması gerektiği konusunda hisse kapılır, ve başkasını da isteğini yerine getirmesi gereken bir araç olarak kullanmasını öğrenir. Kendi isteği olduğu kadar başkasının da isteğinin olabileceğinden mahrum kalır. Empati kurma yetisi gelişmesi yerine körleşir. İyi bir insan yetiştirmek isterken, kendisini beğenen, başkası ile sosyalleşemeyen şımarık bir fert ortaya çıkar. Aslında her isteğin gerçekleşmeyeceğini yaşayarak öğrenen birinin ayakları daha sağlam yere basar. Sadece kendi yetisini deneyimleyen biri hayata sağlıklı bakar. O halde çocuklara deli olma şansı verilmesi herkesin işine yarayacaktır.

3 Kommentare:

  1. Selam Turan,
    Çok önemli bir konuyu anlatan yazına teşekkür ederim.
    Var ol...
    Sevgilerimle

    AntwortenLöschen
  2. Selam Turan,
    Çok önemli bir konuyu anlatan yazına teşekkür ederim.
    Var ol...
    Sevgilerimle

    AntwortenLöschen