Sonntag, 9. Oktober 2016

Empati ile anlamak üzerine

Empati kendi dışında olanı anlamak için, gözü kendinden dışa doğru yönetmek için gereklidir. Dışta gördüğünü kendi içinde hissetme yöntemidir. Empati başka insanlarla hislerin rezonans olmasını sağlar. Hiç bir kelime dökülmeden bile karşı tarafı anladığımızı hissederiz.

Her ne kadar aynı hise sahip olsak bile, bu kelimelere dökülmedikce anlaşılıyor olamaz. Hisleri kelimelere dökmek demek, elle tutulmayan şeyleri tutulur hale getirmek demektir, bu da dil ile olur. Dil kullanımı ise tecrübeye dayalıdır. Aynı olay değişik insanlar tarafından çok değişik betimlenebilir, bu da o kişinin eskiden o olaya benzer deneyim yapmış olmasına bağlıdır. Burada şöyle bir yasa geçerlidir: eskiden böyleydi, şimdi de böyle olacak. Bu tutumun zayıf noktası eski durumdaki olayı etkileyici faktörlerin yeni olayın ki gibi olmayışıdır. Bunu göz ardı edip, sanki olaylar aynıymış gibi bir tutum sergileyerek aynı sonuçu çıkartmaya çalışırız. Lafın kısası empati bize anlıyormuş hissi verir.

Anlamak ussal bir olaydır, o dile bağlıdır. Dil kişisel bir olgu olmaktan çok sosyalleşmiş kurgudan ibaret olduğu için tek bir kişinin nasıl düşündüğü ile ilgilenmez, daha çok herkesin anlaşabileceği tekrarlanabilir olgudan yola çıkar. Kelimelerin sıralanmış hali olgunun nasıl tarif edileceğini belirler. Kelimelerin doğru ve anlaşılır kullanımının yanında kullanım sırası da önemlidir, çünkü kelime sıralaması kültürel bir olgudur. Ne kadar dil gramatiği doğru olsa da cümlenin tümü anlamsız olabilir. Başka bir önemli husus, cümlelerin tonu, melodisi de onun nasıl anlaşılması gerektiğini belirler.

Dil öğrenirken insan sadece yeni kelime öğrenmiyor, aynı zamanda yukardaki kısaca belirtilen olgular ile içinde bulunduğu kültürü de öğreniyor. Yani kişi kültürleşiyor, o içinde yaşadığı toplum ile aynılaşıyor. Dil bireyi diğer insanlarla aynı düşünmeye sevk ediyor.

Empati karşı kişi ile hissi bağ kurmayı, yakınlaşmayı sağlarken, dil o olguların mekanikleşmesini ve herkes tarafından aynı şekilde kurgulanması ve anlaşılmasını sağlar. İnsana yaklaşmak için empati, aynı hareket etmek için ise dil gerekir. Anlamanın kaynağı dil, anlaşmanın kaynağı ise hem empati hem de dildir. Her ne kadar karşı taraf anlaşılır olsa bile, yakınlaşma olmadan gerçek anlaşma olamaz. Anlaşma hem akıla hem de kalbe hitap eder.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen