Samstag, 3. Oktober 2015

Önyargı üzerine

Önyargının negatif kullanıldığı yeterince biliniyor, çoğu insan önyargının pozitif de olabileceğini kestiremiyor. Pozitif düşünceyi anlamak için kelimenin anlamını irdelemek gerekiyor. Önyargı, yargının önünde birşeyin olduğuna işaret ediyor. Yargıya ancak ve ancak kendisinden önceki yargı ile erişilebilir. Önden yargısız hiç bir yargı olamaz. Önceki yargı yeni yargılananın çerçevesini belirler, o halde o bir ön-yargıdır. Bazen bu önyargıya "kültür" demek de doğru olabilir. Yeni bir ortama girildiğinde o ortamda var olan konvensiyonlar anlaşılmadığı sürece ne olup bittiği anlaşılamaz.  anlaşmalar anlaşılmadığı sürece görülen şeylerin ne anlama geldiği anlaşılmaz. Anlamak, ortak anlamı tanımakla, yani kültürel bir faaliyet olarak algılandığı sürece anlaşılır. Aksi halde görülen şey anlam den içine dahil olamaz.

Önyargı, ne kadar anlamak için gerekli ise de yine de çok büyük sorunlar yaratabiliyor. O herşeyi bilinir şeylere (ön-yargı) indirgiyor. Bilinmeyen, bilinen ile biliniyor. Bilinmeyeni bilinen bir kategoriye oturtamadığınız zaman, o göz arkasına itiliyor, yani gözardı ediliyor. Önyargı, kendi kendini aşamadığı zaman sürekli kendi sınırları içersinde kalıyor. İşte bu nedenle önyargıya filtre de deniyor.

Yeni birşey kavramak için önyargı bir kenara atılması gerekir, aksi halde o her şeye sürekli aynı şekilde yaklaşır, bu da derin problemlere yol açabilir. Bu nedenle yeni olgulara "bensiz", yani uzaktan bakılması ve sonra yeni kategoriler oluşturulması gerekir. Tabii ki yeni kategoriler eski deyimlerle oluşur. Eski değimlerden başka değim kullanmak mümkün olmadığı için, yine de şekillendirme yeni olduğu için eski değimlere yeni anlam yüklemek mümkün. İşte bu durumlar eskinin sınırını genişletir. Yanılmıyorsam Nietzsche buna kelimelerle dans etmek diyordu, dememiş olsa bile öyle farz edelim.

Şimdiye kadar söylediklerimizden ne anlaşılması gerekir? Diyelim ki dış ülkeye gittiniz. O ülkenin insanlarını anlamak için ilk önce o insanların değerlerini, yani kültürünü öğrenmeniz gerekir. Dil ile beraber o insanların gelenek ve göreneklerini öğrendikten sonra nasıl düşündükleri konusunda bir fikir oluşturabilir, onlarla diyaloğa geçebilirsiniz. Tabii ki kendi değerlerinize sığınarak kendi değerinizin iyi, karşıt değerlerin kötü olduğunu ima ederek kendinizi soyutlayabilirsiniz. Ama bu size hiç bir fayda getirmez, kendinizi yüceltmekten hariç. Yüceltmek ise en büyük yalanlardan bir tanesidir.

Başka kültürlerle tanışmak diğer taraftan insana kendi kendine dışardan bakma şansı da tanır. Mekan değiştirmelerde insan kendi sınırının ve alışkanlıklarının farkına varacağı için bu aynı zamanda ona ayna görevi de yapacaktır. İnsan kendi kendini ancak ve ancak kendini unuttuğu zaman daha iyi anlayacaktır. Kendini tanımak isteyen kendinden ayrılması gerekir ki tekrar kendini bulabilsin.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen