Freitag, 27. Januar 2017

Bir halk kendi kendini nasıl ortadan kaldırır?

İlk önce birşeyin gerekli olduğunu sürekli anlatman gerekiyor. Her ne kadar ilk duyulduğunda tepkiler gelse bile anlatmaktan caymıyacaksın. Hani derler ya, bir insana kırk kez deli dendiğinde gerçekten deli olurmuş, işte mesele bu. Siz sürekli söylemeye devam edeceksiniz, günün birinde bunun gerekli olduğunu kavrayacaklar. Geniş tabana yaymak için de insanların çok gittiği yerleri kuşatmalısın. Bir de bunu din ile bağdaştırabilirsen veya din haline sokabilirsen insanlar daha kolay kabul edecektir. Buna mayalaşma evresi denir.

İkinci evre "perşembenin gelişi çarşambadan belli olur" dedirtecek, daha geri adım atmayı güçlendirecek hamleler yapmalısın ki, geri dönüş bir daha olmasın. Halk neyin ne olduğunu anlamaya çalışsın dursun, sen oraya giden adımları çoktan atmalısın. Yeni düzenin geldiğini simgeleyen yeni ve görkemli bir bina yaptırmalısın. Her ne kadar ismi konulmamış olsa bile insanlar yeni düzenin geldiğini hissetmeliler. Güçlü olduğunu her defansında anlatmalısın, çünkü ancak güçsüzler sığınacak bir yer arar. Eğer gerekiyorsa hayali bir düşman üreteceksin ki millet birbirine daha sıkı kenetlensin ve seni bir kurtarıcı olarak algılasın. Tek kurtulma şansı sen olasın. Yavaş yavaş eğitim sistemini de değiştireceksin ki kendi müritlerini yetiştirebilesin, şimdiye kadar saklı saklı yaydığın  şeyleri açıktan açığa söyleyebilesin.

Herşeyin olup bittiği bir evrede son bir hamle kalıyor, üçüncü hamle, o da gücünü halktan aldığını söyletecek bir oylama yaptırmalısın. Herşeyi hazırlayıp pişirdikten sonra halka kendisinin seçim iradesinin olduğunu, herşeyin kendi isteği doğrultuda gerçekleşeceği hissini vermelisin. Halk hala seçimin kendi elinde olduğuna inanmalı ki, desteği tam olsun. Seçimin sonucu önemli değil. Onca hazırlık yaptıktan sonra seçimin sonucu tesadüfe kalmayacak kadar naiv olunmaz herhalde.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen