Samstag, 20. Dezember 2014

Bardağı taşıran son damla

Birşey öğrenmek için en iyi yöntemin bir ustadan öğrenilmesi gerektiği diye söylenir. Herşeyi kendi başına bulmak, bulunan şeyleri tekrar keşfetmek hem zaman açısından hem de yarar açısından pek değerli sayılmaz. Ne kadar ego tatmin olsa da diğer insanlara verilecek bir değer değildir bu, çünkü bu zaten bilinen bir değerdi.

Bir ustanın görevi bu durumda çok önemlidir. O kendi edindiği deneyimlerden yola çıkarak en kısa yolu veya yöntemi öğretecektir. Tabii ki çömezin efor sarf etmesi kaçınılmazdır.  Ne kadar kısa yol olsa da, ne kadar o bilgi konsentrat olsa da o hazmedilmesi gereken bilgidir. Burada çaba gösterilmesi şarttır.

Ustanın çömezden ne gibi beklentisi olabilir? O önüne her geleni almak isteyecek mi? Hiç zannetmiyorum. Bir çömezin kendi başına zamanı boşa harcayabileceği gibi bir ustanın da zamanının boşa gitme ihtimali vardır. O da kendine bir çömez seçerken o çömezin gerçekten istekli olup olmadığını test edecektir.

Test etme yöntemlerinden bir tanesi çömezin isteğinin arkasındaki gücü ölçmek olacaktır, yani çömezin ısrarlı olup olmadığı test edilecektir. Çoğu zaman duymuşsunuzdur, bir çömez ustanın kapısına dayanmıştır, usta onu kovsa da kapıdan içeri alıncaya kadar ayrılmaz. Benzer hikaye Yunus Emre için de söylenir. Ustayı ikna etmek için ustasına uzun yıllar odun topladığı söylenir. Bu ısrar ve istek denendikten sonra çömez çömez olarak kabul edilir.

Öğrenme isteğinin yanında usta kendine güvenilmesini bekleyecektir. Her söylediği talimata çömezin güvenmesini, gerçek amacın sonradan anlaşılacağı umduğu için uymasını isteyecektir. Usta, koşulsuz güven duymayan birini çömez olarak almayacaktır.

Öğrenme isteğinin yanında usta çömezin boş veya dolu olduğuna da bakar. Dolu biri birşey öğrenmek istemez, çünkü o sürekli birşey bildiğini zannedecek veya kendi bilgisini test etmek isteyecektir. Bu nedenle ustanın vereceği bilgi çömeze sığmaz, onu taşırır. Aynı hikayeyi de çoğunuz görmüşsünüzdür, usta bunu görsel hale getirmek için bardağı sonuna kadar doldurur ve sorar: son bir damlayı koyduğum zaman ne olacak, diye? İşte bu son damla o bardağı taşırır.

Yeni birşey öğrenmek isteyen yeniliğe açık olması gerekir. O içini boşaltmış olması gerekir ki yeni şeyler görebilsin. Dolu olan yeni birşey öğrenemez.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen