Dienstag, 23. Dezember 2014

Yalan söylemek üzerine

Yalan söylemin ahlakı ilgilendiren yönünden hariç (bu dışa karşı olan sorumluluğu temsil eder) kendisini ilgilendiren yönü de vardır. Dışa karşı duyulan sorumluluk bizim diğerleri ile olan ilişkimizi belirler. Ahlaksız diye nitelendirilen biri irtibatlı biri değildir ve dolayısı ile toplumda güvenilir biri sayılmaz. Toplumda gelişi-güzel davranılması insanlar arası ilişkiyi de olumsuz etkiler, bununla kalmayıp ticareti de derinden etkiler.

Dış etkenleri bir kenara bıraktığımız zaman yalan söylemenin söyleyeni ne gibi etkilediğini irdelemek gerekir. Buraya gelmeden önce yalan nedir ve neden söylenir üzerine durulması gerekir. Yalan, bilinen birşeyi kasıtlı olarak karşı tarafı zarara uğratma amaçlı veya kendi menfaatini kollama amaçlı çarpıtmaya denir.

Burada felsefi anlamda gerçeğin bilinip bilinmemesi söz konusu değildir. Gerçeğin ne olduğunu bilmeye gerek yok, yalan söylemek için mevcut olan enformasyonu çarpıtarak söylemek yeterli. Karşıdakini bilinçli olarak yanlış yönlendirmeye yalan söylemek denir. Bilmeyerek yanlış bir şey de söylenebilir, ama bu yalan söylemek anlamına gelmez. Kendisi çıkar sağladığı için söylenmiş bir söz değildir bu. Niyeti başkasından gelir sağlamak değildir. O halde bilinçsiz şekilde verilen yanlış ifadeler yalan içermez. Sadece söylenen şey yanlıştır.

Yalan söylendiği zaman karşı taraftan yarar sağlanır, denmişti. İnsan kendi kendini kaldırmasınin ne gibi faydası olabilir? İnsanın kendi kendinden gizlediği şey var mıdır? Su üstüne çıktığı zaman rahatsız olacağı, bu nedenle de formalite icabı en zararsız teoriyi bilmek, doğrusunu bilmekten daha çok neden yeğlenir?

Kendi kendini kandırmanın yararı, doğru ortaya çıktığı zaman kişiye zarar vermesini önlemektir. Bazen bu durum öyle travmatik hal alır ki mesela  tecavüze uğrayan biri kendini korumak için tecavüzü hak ettiğini veya tecavüz edenin başka çaresi olmadığını ima ederek olayı yatıştırmaya çalışabilir. Stockholm sendromu diye de bilinen, mağduru kaçırana aşık olunması da durumu hafifletmek için kullanılan bir teknik olabilir.

Kendini kandırmanın başka bir etkisi daha vardır, o da başkası tarafından yalanın ortaya çıkması durumunda büyük direnç gösterilmesi. Yalanın başkası tarafından ortaya çıkartılması aynı acıya sebeb olacağı için doğruyu söyleyene direnç gösterilir. Ona hatta kin bile duyulur. Doğruyu söylememesi için elden gelen herşey yapılır, çünkü doğruyu duyduğu anda o zamana kadar kurguladığı tüm dünya yıkılmak üzeredir.

Yalan ile yaşamanın getirdiği rahatlık tüm çalışmasına da yansıyacaktır. İş yaparken sürekli kendi çıkarı ne ise o yönde çalışacaktır. Az çalışarak çok para kazanılır ise hiç göz kırpmadan öyle yapacaktır. Bütün, onu ilgilendirmeyecektir. Kısa vadeli çıkar için belki de çalıştığı mekanı zarara sokacaktır. Bilim ile uğraşan biri elde ettiği değerleri isteği doğrulda "düzeltecektir". Önemli olan şey sonucun kendi çıkarı yönünde olması, gerçekten doğruyu aramak için çalışma yapmak olmayacaktır.

Yalan söylemek sadece kendi kendine zarar vermez, bu bulunduğu topluma hem ticari açıdan, hem de gelişme açıdan büyük darbe vurur. Doğru kendi dışında olan birşeydir, referans alınması gereken birşeydir. Referansın çıkar uğruna değişmesi her türlü gelişmenin de önünü tıkamış olur, çünkü referans diye birşey kalmaz ortada.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen