Samstag, 20. Dezember 2014

Doğanın tabii hali ve ahlakı değerler

Çocukluktan beri edindiğimiz ahlaksal değerler büyüdüğümüzde içselleştirilmiş olup farkına varılmaz hale gelirler. Onlar bizim sanki öz derimiz gibi, bize doğadan kalma bir mirasmış gibi gelirler. Ve farkına varılmayan şey de bir daha hiç sorgulanmaz.

Sabahleyin koşarken, koşu arkadaşımla geçen bir sohbette arkadaşının boşandığını duyduktan sonra ona yardım elini uzatmak istediğini söylemiş, arkadaşı ise bu durumdan hoşlanmamış olacak ki onu terslemiş. Boşanma durumuna gelmesinin yayılmasından duyduğu suç duygusu onun savunma mekanizmasını tetiklemeye yetmiş olmalı.

Bu reaksiyon üzerine düşünmekte fayda vardır diye düşünüyorum. Adam neden bu kadar hiddetli davranmıştı? Terslemesini etkileyen neden ne idi? Belki de kendisi bile arkadaşını neden bu denli şiddetli terslediği konusunda hiç bir fikri yoktu. Ama yine de olaya ışık tutmakta yarar var diye düşünüyorum.

Hangi değer yargılar adamı bu hale getirmiş olabilir ki? Evliliğin iyi, boşanmanın ise kötü olduğu ortamda büyüyen biri için, boşanan biri olarak kendisinin kötü biri olduğunu düşündürmüş olacak ki reaksiyonu bu denli şiddetli olmuştur. Hani, yaramazlık yapan çocuklar olur da, yaramazlıkları ortaya çıktığı zaman şiddetle kendisinin sorumlu olmadığını ima edenler ya, işte öyle birşey.

Kötü ve iyi insanın nasıl olması gerektiği içselleştirilmiş ise ve buna karşı gelen her düşünce dolayısı ile reddedilecektir. Aslına bakılırsa boşanmanın da çok normal olabileceğini, evliliğin biyolojik bir durumu yansıtmadığı ve bunun toplumsal bir anlaşmadan ibaret olduğunu görebilmiş olsa idi olaya daha sağlıklı davranabilirdi. Anlaşmanın belki de amacı insanların suçluluk duygusunu ateşleyerek boşanmayı önlemektir. Bu duygu içseleştirilmemiş ise, yani partner boşandığı zaman kendini suçlu hissetmiyor ise, ona dışardan "kötü" damgası vurularak baskı yapılacaktır. Bu baskı sayesinde boşanma önlenmeye çalışılacaktır.

Suçlu duruma düşmek ancak ve ancak evliliğin normal olduğunu kabul etmekle olur. Boşanmanın da normal olduğunu kavrayan biri için boşanma daha kolay olacaktır, çünkü ona ne iç baskı tesir eder ne de dış baskı. O istediği gibi davranacaktır. Boşanmanın iyi oldugu değeri kabul edenler için boşanma bir faciaya kadar varır. Dış baskının üstün geldiği bir toplumda, boşanmanın en kötü olaylarla kıyaslandığı toplumda, boşanmadan kötü birşey olamaz. Boşanmak yerine, toplumdaki yerini kaybetmek yerine, bazı insanlar daha şerefli bir sonu seçerler. Boşanmak yerine partneri öldürerek şerefli bir hayat sürdürmek onlar için daha cazip hale gelir.

Böyle toplumlarda erkekler şiddete daha fazla yatkındır. Şiddetin tek sorumlusu, görüldüğü gibi tek bir erkek olamaz, onu o duruma düşüren dış etkenlerin de irdelenmesi gerekir. Boşanmaya kötü gözle bakılan toplumlarda kötü duruma düşmek yerine şerefli bir yol seçmek daima cazip olacaktır. Cazibeyi ortadan kaldırmak için içelleştirilmiş o ahlaki değerler tekrar masaya yatırılmalıdır.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen