Montag, 22. Dezember 2014

Bunu kim buldu?

Bu soru sorulduğunda, insanlar bir şeyin özüne inildiği zaman o şey gerçekten anlaşılacağı kanısında olmalılar ki, veya o özün kendi grubuna ait olduğunu keşfettiği zaman gurur kaynağı haline geldiğini anlamış olmalılar ki bu nedenle öze bağlantı çok sıkı oluyor.

Özün sorunu soyut bir kelimeden ibaret olduğudur. Herkesin bir anlam yükleyebileceği, anlamın da kendisi kadar karmaşa olduğu bir terimdir bu, sevgiden herkesin başka birşey anlaması çoğu dramların kaynağı olduğu gibi. Çoğu insan özü keşfettiğini zannederek herkesin aynı düşünmesini bekler. Öz üzerine konuşulduğu zaman, onun diğer olgulardan özerk ve autark olduğu kanısı yaygındır. Öz, bulunduğu zaman değişmeyeceği görüşü hakimdir, değişken birşeye zaten öz denmez.

Böyle herkesten bağımsız, kendi kendine yeterli biri nasıl oluyor da dahi olabiliyor? sorusu da beraberinde gelir. Doğuştan gelen dahilik o buluşcuyu buluşcu yapıyor olmalı diye düşünmekten de insan kendini alıkoyamaz. Kendisi ile kıyaslama yaptığı zaman kendisinin ne kadar geride olduğu ve dolayısı ile aşağılık duygusu yaşadığı da öz teriminin getirdiği bir yan etkidir.

Özü aramak insanın elini kolunu bağlamaktan, kendini yetersiz görmekten başka bir işe yaramaz. Hiç bir buluşcu autark değildir, o da kendinden önce, o zamana kadar ortaya atılmış fikirlerden yararlanır. Kendi başına hiç kimse bir şey bulamaz. Newton bile kendinden önce Galilei'nin ortaya attığı teoriden yararlanarak üzerine birşeyler ilave etmiştir. Galilei ise kendinden önce doğru-yanlış ortaya atılmış teorilere yamalık yaparak oraya gelmiştir. Einstein ise Newton teorisinin getirdiği sorunları aşmaya çalışarak o izafi teorisini ortaya atmıştır.

Şimdi bu teorilerin özü kimdedir? Böyle bir öz var diyelim, o öz ne işe yarayacak? Yola çıkılan sorun ile kat edilmis yol hala birbirine benzeyecek mi? Mesela Newton'un boğuştuğu sorunlarla Einstein'in boğuştuğu sorunlar aynı mıydı? Newton'un teorisinin eksik olması, Einstein tarafından tamamlanması Newton'un değerini düşürür mü? Hayır, hiç zannetmiyorum. Newton olmadan Einstein'in de olmayacağı gibi olay aslında başka kulvarda cereyan ediyor.

Sorun, herhangi bir teoriyi ödüllendirmek veya herhangi birini dahi kılıp ona tapmak değildir. Asıl örnek alınması gereken nokta bahsi geçen o iki adamın ortak yani olmalı. Ortak yanı onların meraktır. Onlar karşılaştıkları sorunları mevcut olan teorilerle aşamadıkları  için yeni bir yol aramak zorunda kalmışlardır. Yeni yol aramak için ilk önce şimdiye kadar ki çözüm önerilerini bilmek lazım. Kim neyi nasıl çözmeye çalıştı? Hangi problemlerle boğuştular? O problemi çözmek için hangi önerileri getirdiler? Getirilen önerilerin zayıf noktası nedir? gibi sorularla meşgul olduktan sonra getirilen çözümün yeterli olup olmadığı anlaşılacaktır. Yeterince meşgul olunduğu zaman teorinin eksik yerleri keşfedilir ve orası daha iyi teori ile kapatılmaya çalışılır. Bunca uğraşıdan sonra ya daha iyi bir teori ortaya atılır, ya da eski teorinin yanlış olduğu ortaya çıkar.

Görüldüğü gibi teoriler sürekli evrimsel bir yol izlerlar. Onlar kendisinden önce inşaa edilmiş teorilerin üzerine konulur. Temeli olmayan ne inşaa edebilsin ki? Temel olmadan ayrım yapılamaz, hatta sorunu sorun olarak da göremez. Birşey ancak ve ancak temel karşısında ayrım edilebilir. Ayrım yapmak karşılaştırmalıdır: Ona göre daha değişik, denir. Değişiklik fark edildikten sonra değişimin nedenleri araştırılır.

Öz kavramı evrimsel bir kavram değildir. Değişmeyenlerin ve değişimin farkına vardırmayanın kavramıdır. Değişimi ve dolayısı ile ayrımı kavrayamadan o birlestirilemez. Herşey aynı denir, ama ayrım yapanın herşeyi birleştirmesi gibi değildir bu. Ayrım yaptıktan sonra birleştiren gerçek bağımlılıkların farkındadır. Ayrım yapmadan herşeyin aynı olduğunu söyleyen ise çocukluk çağını henüz aşmamıştır. O ayrıntının farkinda değildir henüz.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen