Samstag, 21. November 2015

Mekanikleşmeyi ideal saymak

İnsan kültür içinde yaşar, yaşaması da gerekir. Kültür belki de onu hayvandan ayıran en belirgin unsurdur, tabii ki hayvanların da kültürü vardır ama o kültür yüz yüzedir. Hayvanların ateş etrafında oturup da eski hikayeler anlattığı varsayılamaz, çünkü hikayenin taşıyıcısı dildir.  Kültürü kültür yapan da dildir, dil içinde insan kültürleşir. Toplu halde edinilmiş alışkanlıklar (kültürün başka bir tanımı) ancak ve ancak dil tarafından gelecek nesile aktarılabilir.

Toplum içine doğan bir fertin insanlaşma süresi o kültüre adapte olduğu kadardır, beklentileri yerine getirdiği kadardır. Bu beklentiler herkesi aynı kılar, hiç ayrım yapmadan herkesin aynı davranmasını sağlar. Bu durum özüne bakılırsa bir "yontma" çabasıdır. Nerede eğri büğrü birşey görse, onu zımpara ile kabul edilir hale getirme isteyecektir. O kendinden ayrı olan şeyi kabul etmekte zorluk çeker, yani kısacası kültür mekanikleşmiş bir yapıya sahiptir ve bu yapının devam etmesini sağlamak için elinden gelen herşeyi yapar.

Onun göz ardı ettiği şey, hiç kimsenin birbirine benzememesidir. Her birey kendi potansiyelini keşfetmek yerine ondan beklenen hayatı yaşadığı zaman hayata yabancılaşmış sayılır. O istemeye istemeye kendinden beklenen şeyi sadık şekilde yerine getirir. Ne kadar rahatsız edici birşey yapmasa bile, herkesin gözünde "iyi" bir insan gözükmesine ragmen yaptığı şeyden zevk almak bir yana, doyurucu bile olmaz. O çokluk içinde açlık yaşar. Açtır çünkü kendi potansiyelini nadasa bırakmıştır.

Böyle bir kültür içinde yetişen ya herkes tarafından "iyi" sayılabilecek orta, huzur için mekanik ve monotonlaşmış bir hayatı seçecektir, ya da kendi potansiyelini keşfetmek için belirsiz ama önü açık bir hayat seçecektir. Orta sürekli orta bir hayat yaratır. Onun ötesine geçmek için rahatı bozmak gerekir, şimdiye kadar hiç denenmemiş şeyleri yapmaya cesaret gerekir.

2 Kommentare: