Dienstag, 12. Januar 2016

Gezmek üzerine

Çok gezen çok bilir denir. Ben bundan pek emin değilim. Kant bile yaşadığı yeri hiç terk etmeden çoğu gezgin kişiden daha geniş bir dünyaya sahipti. Ama diğer taraftan Goethe de yerinde durmak bilmiyordu. Onun da kant gibi dünyası genişti. Pekala, o halde dünyayı genişleten nedir? Çok mu gezmek, yoksa az mı gezmektir? Belki de gezmenin arkasında bambaşka dikkat edilmesi gereken birşey vardır, kim bilir? O şey nedir?

Yukardaki iki örneğin de aynı olduğunu anlamak için gezmek deyince neyin anlaşıldığını bilmek gerekir. Normal dilde gezmek fiziksel yer değiştirmek anlamına gelir. Bir obje bir yerden diğerine yer değiştirir. Fiziki anlamda bakıldığında  obje aynılığını korur, değişim yaşamaz, her ne kadar zamandan dolayı yaşlanmayı göz ardı edersek, beden herhangi bir değişim göstermez.

O halde neyin değişmesi gerekiyor? Zihin aynı kaldığı sürece fiziksel açıdan yer değiştirmenin bir anlamı yoktur. Ancak ve ancak zihnin de değişimine fırsat verildiği zaman "gercek" gezi başlar. Zihnin gezmesi için mutlaka fiziki açıdan yer değiştirmeye gereksinim olmaz. İradesi güçlü olanlar, Kant gibi, kaldıkları yerden de geziye çıkabilirler. Diğer taraftan zihnin gezebilmesi için fiziksel açıdan konum değiştirmeye de gereksinim duyulabilir. O halde fiziksel gezinti zihinsel gezinti için sadece bir araçtır. Amaç zihinsel gezintidir.

Fiziksel ve zihinsel hiç bir değişime izin vermeyen gittiği yerde de tanıdığı şeyleri arayandır. Yer değiştirse bile gittiği yerdeki herşeyi geldiği yer ile kıyaslayandır. Sürekli yeni şeyleri tanıdığı şeylerle kıyasladığı için tüm zamanını geldiği yerin daha iyi olduğunu tastiklemekle geçirir. Onun sık kullandığı çümle: herşey bizde daha iyiydi'den ibarettir.

Gittiği yerin kendini dönüştürmesine fırsat verilmedikçe, zihnindeki kalıpların kırılmasına fırsat verilmedikçe gezmenin de bir anlamı yoktur. En iyisi oturduğu yerde kalmaktır. Dönüşüm gittiği yerin hayatına dalmakla olur, hayata dışardan bakarak değil. Gittiği yere seyirci kalanın zamanı kıyaslamalarla geçer. Kıyaslamanın ötesinde katılımcı olunmadıkça zihin dönüşmez. Yeniliğe açık olmak lazım, dönüşüm için.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen