Samstag, 30. Januar 2016

Yıkmak ve yapmak üzerine

İlk yıkım herkesin normal zannettiği şeyleri sorgulamaya başlayınca gerçekleşir, herkesin o zamana kadar beğendiği şeyleri normal olarak görmemeye başlayınca belirir. İşte o zaman bir beğenmemezlik, bir haykırış ortaya çıkar. Aslında bunlar yıkımın belirtisidir. Değerler teker teker yıkılmaya başlar. O zaman kişi sadece o değerleri istemediğini bilir. Bu nedenle çok şiddetli derecede o değerleri reddeder. Kendisini içinde bulamayan değerleri, içi boş sloganları, şiddetle reddeder.

Bu reddediş aslında duygusal bir tepkidir. Bu olgunlaşmamış bir tepkidir. Olgunlaşmak için bir adım daha ileriye gitmek gerekir. "Bu yoldan ben gitmeyeceğim" demek yeterli değildir. Aynı zamanda hiç gidilmemiş yollar keşfetme zaman gelmiştir. Bütün cesareti toplayıp rahat ortamı bırakıp yeni diyarları keşfetme zamanı gelmiştir. İşte bu zaman insan reddettiği şeyin üzerine yeni şeyler koyabilir, eskiyi onarma şansı bulur veya onu tümden yeniler.

Yıkmak ilk adımdır. Sadece yıkım evresinde kalmak da bir işe yaramaz. Rahatsız eden şeylerin bilincine varıp onların yerine yeni şeyler de koyabilmek önemlidir. Gerçek anlamda büyümek, eski anlamın yerine kendi anlamını koymaktır. Büyümek ile anlam koymak aynıdır. Her ne kadar ayrı gözükseler de büyümek için kendi anlamını inşaa etmek şarttır. Belki de hayatın anlamı budur: kendi anlamını keşfetmek.

Hazıra konanlar ortak anlamda hem fikir sağlamışlardır. Nedeni ne olursa olsun, ister rahatlık olsun, ister güvencede kalmak olsun, bu tutum insana büyük bedel ödetir. Bu tutum kendi kendine uzaklaşmanın baş nedenidir. Özdeşemediğin halde mış gibi davranmak uzun vaadede sorun yaratır. İnsanı kendinden uzaklaştırır. O halde kendi kendini tanımak için kendi değerini bulman gerekir. Bu da yıktıktan sonra yerine birşey inşaa etmekle olur.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen