Samstag, 15. April 2017

Kardeşçe bir arada yaşamak nedir?

Çoğunuz duymuşsunuzdur, "birlik beraberlik ve kardeşçe bir arada yaşamak" diye deyimleri. Bu deyimler gerçek anlamda ne anlatmak istiyor? Bence bunun sorgulamasında fayda var. Birlik beraberlik gerçek anlamda özlenilen  cenneti beraberinde getirecek mi? Yoksa cenneti isteyerek cehennemi mi yaratıyor?

İkinci yanıt bana daha makul geliyor. Nedeni ise çok basit. İlk önce neden cennet algısının yanlış olduğunu aktarmak istiyorum. Zannedildiği gibi dünyada cennet sorunların olmadığı bir yer değildir. İnsanlar yaşadıkça sorunların da olacağı kesindir. Sorunların olması eksik bilgiye dayanır, bir de herkesin kendine göre değişik "iyi" olma çabası vardır. O halde dünyevi cennet hiç sorun olmayan yer değildir, cennet sorunların üstesinden gelindiği sürece cennettir. Sorunların üstesinden gelen biri için cennet veya cehennem sorunu yoktur, onun için sadece üstesinden gelebileceğini bilmesi yeterlidir.

Üstesinden gelemeyen zoraki kurallar ortaya atar. Bunlar biri birlik beraberliktir, diğeri ise kardeşlik duygusu. İki olgu da anlamaktan yoksundur. Yoksun olduğu için de anlamak yerine kural kor. Kuralı çok basittir: kurala uyanlar iyi, uymayanlar kötüdür. Kurala uyulması neticesinde cennet, uyulmaması durumunda ise cehennem olacağını vaat eder. O kuralları da zaten tek bir kişi koymuştur veya kurallar aile geleneği üzerine otutturulmuştur. Kurala uymayanlara böylelikle baskı yapması daha da kolaylaşır. Birlik beraberliğin arkasında zorbalık yatar, anlamak değil.

Anlamak ile kurulan cennet başka türdendir. Anlamak herkese kendi olma olanağı verir. Onu belli bir kılıfa sokmaya çalışmaz, onun ne olduğunu anlamaya ve ortak bir çözüm üzerinde mutabakatta kalmaya çalışır. Anlamak ortak değerler üzerine kurulur ve bu değerler beraberce keşfedilir, gökten inmez.

Birlik beraberlik korku ürünüdür. Pekala neden korkulur? En basiti yanlız olmaktan korkulur. Tek başına tüm dünya ile başedememe korkusudur bu. Yaşama uğruna insanlar birbirine kenetlenip güç almaya çalışırlar, birbirinden destek almaya çalışırlar. Her ne olursa olsun grup içinde yanlız olmadığını, başı sıkıştığı zaman diğerlerinden yardım alabileceğini bilir. Sırf yaşamak için çok şeyler feda etmek zorundadır. İlk önce kendini özgür ifade etme yetisini yitirir. Kendi potansiyelini keşfetme olanağını elinden vermiştir artık grup kurallarına uyarak.

Kendini özgür ifade etmek onun için bir gereksinim olmadığı için kaybetmesini de bir noksanlık olarak hissetmez o, çünkü onun hayatı devam ettirmekten başka bir amacı yoktur. Kendini özgür ifade etme lüks sayılır ve o zenginlerin işidir, der. O yüzden kendini ifade etmek isteyenler ile hayatını devam ettirmek isteyenler arasında uçurum vardır. Hayatını devam ettirmek isteyenler diğerlerine "çok havalı" ifadesini kullanırken, "havalılar" ise diğerlerini "aptal" olarak görürler, çünkü onlar insan neden kendi aklını isteyerek felç ettiğini anlayamazlar. Anlamadıkları için de aklını kullanmayanlara "aptal" derler.

Birbirine yaklaşma asla suçlama ile gerçekleşemez. Suçlama insanları birbirinden daha çok uzaklaştırır, çünkü özünde anlamak yoktur. İnsanlar birbirinin korkusunu anladıktan sonra çözüm üretebilir. O halde kendini ifade etmek çok önemli ise sözde aptalların problemi olan hayat güvencesi sağlanmalıdır. Ancak ve ancak kendi hayatından endişe duymayanlar kendini ifade etmek için zaman ayırabilirler, aksi halde ona cenneti vaad edenlerin peşinden koşacak, onların himayesi altına gireceklerdir.

Bu hususta "havalılara" da başka bir görev düşer. Kendini özgür ifade etmek isteyenler özgürlüğü davranışlarında da sergilemeleri gerekir. Elindeki olanağı hangi nedenle olursa olsun faydalanamamış kişiye "aptal" ifadesi ile yaklaşırsa ve özgür olmanın küstah olmakla aynı olduğunu sergilemeye devam ettirirse kendisine düşman yaratacaktır. Oysa onun görevi gerçek anlamda özgürlüğü yaşamakla ve dışa daha ılımlı yaklaşımı ile olur. Çevredeki olayları yorumlarken sadece kendi çıkarına uyduğu için değil, o şeyin doğru olduğunu zannettiği için yorumlar. Amacı sürekli daha iyi yorumlar olmalıdır, tek bir yoruma bağlı kalmak değil. İşte bunları yaşama geçirebiliyor ise, söylediği şey ile davranisi arasında uçurum yok ise, diğerleri de onu örnek alacaktır. Erdemli yaşamanın ne olduğunu anlayacaklardır.  

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen