Samstag, 29. August 2015

Zihin temizliği

Zihnimizi tutsak tutan iki şey vardır. Birincisi ordan burdan kaptığımız düşünceler, diğeri ise hislerimiz. Ordan burdan kaptığımız düşüncelerden kasıt, bizi diğer insanlardan ayıran, belli bir grubun veya şahsın faydası için geliştirilmiş düşüncelerdir. Mensubu olunan grubun düşüncesini yükselten, diğerlerini aşağılayan görüşlerdir. Düşmanca bir tutum ancak ve ancak insan kendini veya mensup olduğu grubunu diğer gruplardan soyutladığı zaman, kendi grubunu yüceltip diğerlerini aşağıladığı zaman olur, çünkü karşıt grubu aşağılamakla o gruba her yapacağı kötü hamleyi haklı kılmış zanneder. Aşağılık cisimleri böcek gibi ezmekte de bir mansur görmez. O halde ne kadar aşağılarsa, o kadar karşı taraf ile empati kuramaz, kuramadığı için de ona o kadar eziyet edebilir. Aşağılamak zaten şiddetin ilk başlangıcıdır.

İnsan hem aklına hem de zihnine bir anlam veremiyor ise, o karmaşa içinde yaşıyor demektir, nerde ve niçin yaşadığı konusunda hiç bir fikri olamaz. Kendi duygularından uzak birinin aynı duyguları  başkası için beslemesi gerektiği beklenemez. Kendine hor davrandığı gibi, diğerlerine de hor davranacaktır.

Bu tür hor davranmalar dışardan aldığı, ona doğru diye empoze edilen bilgilerden kaynaklanır. O doğru sayılan bilgiler sorgusuz sualsiz ezberlendiğinde çok büyük felaketlere yol açacaktır. Nedeni ise çok basit: dünya olması gerektiği gibi davranmaz, o kendi halindedir, o kendi kafasına göre takılır. Öngörünün kısıtlı olması "öyle olmalıdır" diyerek telafi edilemez. Bu ne kadar kısa vaadede korkuyu yenmeyi başarsa bile uzun vaadede felaketlere yol açacaktır. "Bu böyle olacaktır" demek ile kendini yeni çözüm aramaktan mahrum bırakır. Aynı zamanda başkasının "kafasına göre takılmasına" da izin vermez.

Nasıl olur ki hiç birşeyi bilmediğimiz halde biliyormuş gibi yaparak kendi kendimizi anlayabiliriz? Nasıl olur ki iyi yaşamanın nasıl olduğunu bilmediğimiz halde kurallara uyulduğu zaman iyi yaşanacağını vaat edebiliriz? Mesela normal cinselliğin yasak sayıldığı bir ortamda bu arzuları hisseden biri nasıl kendini normal zannetsin? O kendini normal zannedemez,  çünkü herkesin normal kabul ettiği kurala karşı geldiği için kendini değişik algılayacaktır ve dolayısı ile kendi kendini dizgine getirmek için ("normalleşmek"  için) herşeyi yapacaktır. Kendi kendine düşman yetişen birinden nasıl olur ki başkasına merhamet göstermesi beklensin?

Dostoyevski' nin söylediği gibi: Herşey iyidir, herşey, insan bunu kavradığı zaman anında mutlu olur. Siz siz olun, zihnizi berrak tutun. Her teori birşeyi açıklamak içindir, ama bu teoriler tam değildir. Hepsinin geçerli olduğu alan sınırlıdır. Yasaklar da belli teorilere göre ortaya çıkar. Amaç iyi insan yaratmak, veya onun hayvansı duygularını dizginlemektir. Ama tüm yasaklar eninde veya sonunda geldiği yer zihin kirliliğidir. Akıllı kişiye kural gerekmez, o zaten nasıl davranacağını bilir, o başkasına kendisine nasıl davranılmasını istediği şekilde davranır. O kendi kendini dizginleyecektir. O olması gerektiği gibi değil, olduğu gibi davranmasını öğrenecektir.

Zihin temizliği ile esneklik arasında bağlantı vardır. Esneklik herşeye amin demek değildir. Herkesin arkasından gitmek hiç değildir. Esneklik herkese kendi olma şansı tanımaktır. Karşı taraftan gelen bir fikir o tarafın bilgi seviyesinin aynasıdır. Anlamak için karşı tarafı yargılamadan onu dinlemek gerekir. Sonra da "ne kadar sizi anlasam da, sizinle aynı fikirde değilim ama yine de fikrinize saygı gösteriyorum" duruşudur.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen