Samstag, 19. Dezember 2015

Düşünmek nedir?

Kime sorulursa sorulsun, ne yaptığı sorulduğunda "düşünüyorum" diye cevap veren kişinin gerçek anlamda düşündüğü söylenebilir mi? Dikkatin her ortaya çıkan küçük sinyallerden etkilendiği, biri bitmeden diğerine geçmeye gerçek anlamda düşünce denebilir mi? İnsanın bir yeri sızladığında düşüncenin ona odaklanmasına veya bir felaket beklentisi içinde olan birinin sabırsızlık içinde düşüncesinin meşgul olmasına düşünce denir mi?

Bence hayır, çünkü saymak istediğim örneklerde normal hayatta düşünce diye adlandırdığımız ama fiilen düşünce ile yakından uzaktan alakası olmayan eylemlere düşünce demek pek gerçekçi olamaz. Bu tür "düşünceye" aslında "kendi derdini dinleme" denseymiş daha isabetli olurmuş. Kendi dürtülerin ötesine gidemeyen, sadece kendi derdini dinleyen biri düşünmeden mahrumdur. Düşünmek, düşüncenin üzerine düşünmektir. Sadece dış kaynaklı sinyallere yanıt vermek değil, bu sinyalleri belli bir şemaya oturtmaya çalışmaya veya onu başka fikirlerle birleştirmeye denir, düşünce. Düşünce, düşünenin dışında birşeydir, her ne kadar düşünene bağlı olsa da ne kadar düşünenden bağımsız olursa o kadar düşüncedir.

Bu aslında paradoks bir olaydır. İlk başlangıç tabii ki düşünen kişiyi ilgilendirecektir. Düşüneni ilgilendirmediği takdirde dikkat çekmeyecek, herhangi bir işlem yaptırmayacaktır. Düşüncesi kendi çevresinde kaldığı sürece vermiş olduğu "tepkiden" öte gitmeyecektir. Ancak ve ancak kendi sınırlarını aştığı zaman ona düşünce demek mümkündür. Düşünmek için aşmışlık ilkesi gerekir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen