Samstag, 29. März 2014

Güvenmek ve güvensizlik üzerine



Maslow'a göre güvenmek en temel ihtiyaclardan biridir. Güven çocuk yaşlarda kazanılır, kazanamadığı durumda sağlıklı bir hayat sürdürmesi zor olacaktır. Özgüven kazanamamış biri hayatı boyunca bağımlı bir hayat sürdürecektir, birilerinden emir alacak ve itaat edecektir. Itaat etmemesi durumda güvendiği kişi güvenceyi şantaj olarak kullanarak korkutacaktir.

Korku ile güven kardeştir, birinin olmadığı anda diğeri ortaya çıkacaktir. Santajci her fırsatı değerlendirerek karisindaki kişiyi kendine bağımlı kılarak sünni ve güvenli bir ortam yaratacaktır. Bağımlı kılacağı kişiyi kapalı bir ortamda tutmaya çalışıp tüm ihtiyacını karşılayacak bir düzen hazırlar. Hiç bir zaman yanlız bırakmayıp tüm gereksinimlerin o ortamda karşılandığı bir topluluk. Herşeyin bilinir ve hesaplanır olması orada yaşayan fertlere güven verecektir. Onlar Dostejevski'in dediği gibi onlar "hergün tatlı yeyip, gelecek nesili" üretmekten başka bişey yapmiyacaklardir.

Bu sünni yaratılmış güvence ortamı o güvenceyi sağlayanlara bağlıdır, yani keyfi güvencedir. O arada sırada güvenceyi tehdit edecek sünni tehlikeler yaratıp gruptaki fertlerin ona daha sıkı sarılmasını sağlayacaktır. Sunni güvence ortamini tercih eden korkudan özgürlüğünü feda etmiştir artık. Kendi başına bir şey yapamaz duruma gelmiş, üretmekten çok tüketir duruma düşmüştür. O artık o sünni güvence veren dünyayı kuranların keyfine bağlıdır. Herhangi bir hak taleb edemez, ondan beklenen şey güvence karşılığında itaatkar olmasıdır, ondan bekleninlen herşeyi yapmasıdır. Onun duyduğu güvence o ortamı sagliyanin iki dudağının arasındadır, bu nedenle en büyük ceza o ortamdan men edilmektir. Bir defansına bağımlı kalan o ortamda kalabilmek icin her beklentiyi yerine getitecektir, çünkü başka çaresi yoktur.

Bu tür güvence ortamı güvencenin suistimal edildiği ortamdır. Asıl güvence kendine duyabileceği güvencedir, kendini feda ederce derecede boyun eğmek değil, hayatın getirdiği tüm başedilmesi gereken şeylerin üstesinden gelebileceği yetisine sahip olan bir güvence. O küçük yaştan beri mücadele etmeyi öğrenmiş ve yeterince o sorunların üstesinden gelebileceği kanıya sahip bir güvence. O birçok şeyi denediği anda o şeyler yanlış gitse bile  sığınabileceği, şartlar ne gösterirse göstersin başını sokabilecegi bir yerin olduğu güvenceye sahip olmalıdır. Çocuk yaşta anne-babadan, kendi ayaklarının üstüne durduğu andan ihtibaren devletten bu güvenceyi bekleyecektir. Bu güvence onu baglamaz, sadece sağlıklı bir hayat sürdürmesi için şarttır. Iplerin koptuğu anda ona destek çıkacak alt yapının olması gereklidir.

Özgüvenini oluşmasında anne-baba kadar da yürürlükte ilan devlet politikası etken olur. Bir fertin devletten bekleyeceği şey, kurumlarının keyfi hareket etmemesidir. O mal ve mülk sahibi olduğunda varlığına keyfi nedenlerden dolayı el konulmaması, yasa önünde hakkını savunabilecegi güvenceye sahip olmasıdır. Yasaların keyfi nedenlerden dolayı değiştirilip belli bir kesime yarar sağlamaması gerektiği güvenceye sahip olması gerekiyor ki kendisi de birşeyler yapmak için özveri ile uğraşsın. Bugün yaptığı şeyi yarın kaybedeceğini bilen biri herhangi bir girişimde bulunmaz. Zaten kaybedeceği şey için neden uğraşsın ki? Aynı şekilde medyanın da onu tarafsız haberlendirdiği kanısında olmalıdır ki güvencesi tam olsun. Gaye yarışa çıkanların aşağı yukarı aynı şartlara sahip olduğu güvencesini vermektir. Böyle bir toplumda gelişme kaydedilir, belli bir kesime dahil olunduğunda fayda sağlayacağını bilmek o sistemi içten içe kemiriyor olur. O sistem içten kendini rüşvete alıştırmış olur, o sisteme dahil olanlar da birşeye ulaşmak için en kısa yolu sececeklerdir. Uzun vadede böyle güven sağlayamayan sistemlerde fazla gelişme kaydedilemez.

2 Kommentare: