Freitag, 21. März 2014

Yasalar uzerine



Iyi ve kötüyü yasalar ve gelenekler düzenler. Yasalarla iyice haşır neşir olmuş insan onun doğal olduğunu zanneder. Oysa o ona ikinci deri gibi giydirilmis, farkına varamayacak kadar tabilesmistir. Bunun böyle olmasında, sürekli aynı yerleşim bölgesinde kalıp dünyasının o kisi icin sınırlı olması rol oynar. Fazla değişim göstermeyen çevresi ona herşeyin aynı kalacağı izlenimi ve hiç birşeyin değişmeyeceği sanısını verir. Oysa yer değiştirmesi halinde, yasaların göreceli olduğunu, çoğu yasanın da keyfi olduğu görülecektir. Bir yerde geçerli olan yasa diğer bölgede geçersiz veya önemsiz olduğu, bazı yörelerde o yörenin alışkanlığı yasa olarak kabul edildiği görülecektir.

Yasa görüldüğü gibi görecelidir. Ilk hitapta insanlar arası ilişkiyi belirlemek için konulmuş kurallardir. O yasalara göre kimin haklı kimin haksız olduğu tespit edilir. Yasalar önceden bilindiği için yasaya karşı gelenlerin art niyetli oldugu ve dolayısı ile haksız duruma düştügü kanaati yaygındır. Normal, aklı başında bir insanın yasalara karşı gelmesinin anlamsız olduğu düşünülür. Yasalara karşı gelmekle kötü niyeti sergilediği söylenir. Yasaların keyfi olmadığını vurgulamak için onların yüce bir varlık tarafından indirildiği de söylenir. Böylelikle yasalar degistirilemeyecek hal alır ve putlastirilmis olurlar.

Yasanın gerçek yasa olduğu unutulduktan sonra esneklik kalkar ve harfi harfine uyulması istenir. Yasanın gerçek amacı unutulmuştur. O artık insanlar arası ilişkiyi belirlemez, o dokunulmaz bir hal almıştır. Yasaların dokunulmaz olması sadece yüce varlıklara atfedildigi zaman gerçekleşmez, kudretli önderlerin davranışları veya getirdikleri kurallar da aynı dokunulmazlığı yansıtır. O kuralların yükseltilmesi, o kurallara uyuldugu takdirde kudretli insandan herhangi bir gücün kendilerine geçeceği umut edilir. Bu nedenle o insanların dokunduğu şeyler veya giydiği elbiseler kutsanir. Onlara dokunuldugunda aynı kuvvete sahip olunacağı zannedilir. Bu nedenle önderler kopyalanir, onların yaşamına benzer yaşam sürdürmek istenir.

Gerçek amaç göz önünden kaybolduğu zaman yerini kopyalama alır. Gerçek amaç nedir? Yasalara uymak midir? Hayir, hiç zannetmiyorum. Asıl amaç yücelmek olmalıdır. Yücelmenin en basit yöntemi yücelmis insanları örnek almaktır ama bu yeterli değildir. Onlar sadece örnek teşkil eder, kopyalanamaz. Herkesin hayat şartı değişik olduğu için o örnek şahısların davranışları sadece kendileri icin bir çözüm yolu teşkil eder, ama Roma'ya giden yol çoktur. O çözümü kendi hayatina uyarlamayi isteyenler
de o kurallar ayni üstünde siritan kiyafete benzer. Kendi kiyafetimiz hangisidir? O örnek şahıslar ne yapmışlardır da kendi kiyaetflerini giymeyi becermislerdir? O örnek şahıslar kendi yasalarını koymayı başarmışlardır. Onlar o yasalardir. O yasalar sadece onların yoludur. O yasalara burunmekle sahsiyete kavusulmaz. Giydirme sahsiyetle ancak başkasına benzenir. Oysa kendimizin de yasa olduğunu kavramak ve kendi yasamizi uyarlamak erişilmesi gereken yol olmalıdır.

Yücelmek haricinde yükselmek isteyen sahislar da vardir. Karizmalari ile büyük bir kitleyi arkasindan cekebilen sahislar vardir. Amaclari yücelmek olmadigi icin onlar güc pesinde kosarlar. Güc pesinde kosanlarla yücelmek isteyenler arasinda fark vardir. Güc pesinde kosan gücü korku sayesinde sagladigi icin sürekli korku yaratmak zorundadir ki kendisi kurtarici olarak ortaya cikabilsin. Insanlar da zanneder ki o sahis olmasaydi kendi hayati kötü gidecekti, oysa bu tutumu ile gücü baskasina devrettigini bilmez ki. Diger taraftan yücelmek isteyenin niyeti güc pesinde kosmak degildir. Onun güclü olmaktan baska sansi yoktur, cünkü o kendi hayatini oynuyor. Ona atfedilen güc onun icin birsey ifade etmez. O sadece yapilmasi gerekeni yapmistir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen