Montag, 3. November 2014

Acı çekmek üzerine

İnsan acıyı başına gelen olayı anlamadığı zaman, doğru kavrayamadığı zaman çekiyor, kavramış olsa bile yanlış değerlendirdiği zaman çekiyor. Kavramış olsaydı değerlendirdiği durumun da gerekli olduğunu görür, ondan ders çıkartabilirdi. Acı çekenler kendilerini başkası ile kıyaslıyor, diğerlerinin kendinden çok daha mükemmel olduğunu, kendisinin ise beceriksiz olduğunu zannettiği için acı çekiyor.

Acı çekmenin de belki belli bir görevi olabilir. Acı çeken kurban rolüne bürünerek kendisini koruma amaçlı acı çekiyor olabilir. Acı çekmesinin nedeni kendinden olmadığını, herkesin ona karşı kötü hisler beslediğine kendini şartlandırıp acı çekmesine bir anlam yüklemiş olur ve kendisinin de suçsuz olduğuna kanaat getirir. Böylelikle suçlunun dışarda olması kendisinin hiç bir değişiklik yapmasına gerek kalmadığı anlamına gelir ki acı çektiği halde kendini güçlü (iyi) hisseder. O kendini acı çektirenden daha namuslu, daha yüce olduğunu zanneder. Nietzsche bu anlamda ne demisti? "Yaşamaya nedeni olan herşeye katlanır." (*)

Aslına bakılırsa, başına gelen şeylerin dışardan ona geldiğini ve böylelikle düşman ilan ettiği şeylerin hepsi kendinde olduğu için bir düşman ile savaşıldığı gibi savaşır onunla. Ve böylelikle kendi içinde onaylamadığı karakterlere ses çıkarma hakkı vermez, onları dinlemez. Zamanı gelince de onlar bir çığ gibi düşer ve önüne geleni talan eder.

İçindeki muhalif seslere söz hakkı vermesi durumunda o söylenen şeylerin kabul göreceği anlamına gelmez, bu sadece muhalif güçlerin de kaale alındığı ve demokratik yöntemle çoğunluğun aldığı karara uyulması gerektiği anlama gelir. Karar alma mekanizmasında muhalif güçler de yer aldığı için alınan kararı sabote etmeyecektir, çünkü istediği doğrultuda karar alınmadığı için elinden gelen herşeyi yapmıştır. Bir dahaki karar alma esnasında daha da hazırlıklı olacaktır. Karar kendi aleyhine olmuş olsa da değiştirme şansı ona verilmişti. İşte bu olanak ortak alınan kararı taşımaya yetecektir, içte huzuru sağlayacaktır.

Acı çekmemek için muhalif güçleri karanlık bölgeye itilebilir ve böylece gözden ırak bölgede tutulabilir. Ama ne kadar baskı olursa, o kadar da bastırılan güçler ortaya çıkmak isteyecek ve karmaşa yaratacaktır. Bu bireyin kendinde olduğu gibi toplumda da aynıdır. Toplumda da dışlanmış olanlar fırsat bulduklarında isyan edip öç alacaklardır. Bastırmakla acı dindirilemez, onun varlığını kabul edip onun da diğer faktörler gibi yaşama hakkının olduğunu anlayıp onu öğretici olarak kullanmaktan geçer yol, acıyı dindirmek. 

(*) Wer ein warum zum Leben hat, erträgt fast jedes Wie.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen