Samstag, 22. November 2014

Hakikat nedir?

Hakikatın ne olduğu hakkında güvenilir fikir beyan etmek imkansız olur, bunun nedeni ise çok değişiktir. Sınırlı algı sistemine sahip olmanın verdiği dezavantajdır bu. Bu nedenle algıladığımız şeyler sınırlı olup zamanının ve ortamın bir ürünüdür. Bulunduğumuz şartların çerçevesinde hakikat diye betimleyebileceğimiz şeyler yorumlardan ibaret başka şey değildir. Bu yorumlar da kendi algı ufkunun genişliğini gösterir.

Her yorum yapan doğru yorum yapmaz. Herkesin söylediği şeyler de doğru sayılmaz zaten. "Bu benim doğrum" veya "Ben böyle yorumluyorum" diyerek her söylenilen şey doğru olmaz. Ne kadar ebedi hakikatı algılamamız imkansız olsa da yine de herşeyin doğru olamayacağını, bazı yorumların diğerlerinden daha tutarlı olduğunu göreceğiz. Ebedi doğru diye vaat edilmese bile, o sözde doğrular o zamana kadar en içten samimiyetle en doğru zannedilenidir. Bu geçici doğrular başkaları tarafından da teyit edilmelidir, başkaları tarafından da görülebilir olmalıdır. Tek kişinin doğrusu, doğru sayılmaz, eğer durum böyle olmuş olsaydı tımarhaneler boş kalırdı. Herhangi bir hastayı oraya yönlendirme imkansız olurdu.

Burada test edilebilir olması doğruyu bulma kriteri olmalıdır. Bu doğruyu belki de herkes deneyimleyemeyecek, ama bu bir kaç kişi tarafından algılananamıyor diye yanlış olması anlamına gelmez. Belki de sorun algılayamayanda olabilir. Algılayamayanın ufku dar veya psikolojik bir sorunu da olabilir. Doğru olan şey şahıstan bağımsızdır. O doğruyu algılamak için doğruyu vaat edenle aynı seviyede olması gerekiyor. Bazı anlar oluyor ki doğru bulunduğu çağın çok ötesinde ve yıllar geçtikten sonra ancak o doğrunun doğru olduğu anlaşılıyor. Mesela dünyanın tepsi olmadığı, yuvarlak bir topa benzediği ilk defa söylendiği zaman onu algılayabilecek ortam olmadığı için o doğrunun kabul görmesi yıllar almıştı.

Doğru, söylendiği andan itibaren şahsi bir olgu değildir artık. O tüm insanlığın malı haline geçer. Tüm insanların hazmettiği bilgi halinde kültürel değer olarak varlığını sürdürür o. Doğru olmayanlar zaten uzun ömürlü değildir. Tabiatta karşılaştığımız doğal seçilim denilen mekanizma doğruyu süzmek için de geçerlidir. Ancak ayakta kalanlar doğru sayılacak niteliktedir. Bir kültürün doğru zannettiği, ama yine de kitlesel hataya düştüğü de olabilir. Bir kültürde yer almış, yıllarca doğru diye yer yapmış şeylerin yanlış olduğunu göstermek de bir hayli güçtür ve bunu diğer fertler tarafından kabul edilmesi daha da güçtür. Doğru zannedilen olgu ne kadar çok insanlar tarafından paylaşılıyor ise onu değiştirmek de o kadar zordur.

Doğru ile özdeşleşmiş olmak insanı katı kılıyor. Kendisine öğretilen şeyleri yargısız sualsiz doğru kabul edenler o doğru ile özdeşirler. Doğru kendileri olduğunu zannederler. Oysa her doğru her insan tarafından yeniden teyit edilmelidir, ancak teyit edilmiş doğrular, deneyimlenmiş dogrulardır ve değer verilecek dogrulardır. Doğru mağarada bulunmaz, bu nedenle o insanlar arası bir olgudur. Doğru, iyi iletişim ile bulunur. İletişime açık olmak ve iyi niyetili olmanın da çok önemi vardır. Ancak ve ancak iyi bir iletişim sonrası eleklenmiş yorumların bilgi hamuruna dönüşmesi ile doğru olur doğrular. 

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen