Samstag, 28. Februar 2015

Sosyal devlet ile dilenci

Yardıma muhtaç olana yardım etmek, kendi sınırları içersinde yaşayanlara insanca bir hayat sağlamak her devletin ana görevi olmalıdır. Bu görevi herkese eşit şekilde ulaştırmak için herkesin başvurabileceği kurumlar olmalı ki o şartları yerine getirenler hak sahibi olduğu için müracat etsinler. Hakkının verilmediği kanısına varan biri bağımsız mahkeme önünde hakkını arayabilmeli. Bu bireyin devlete karşı hakkı olmalı. Bu bilinç her bireyde yerleşmeli, hakkını aradığı zaman da dilenci durumuna düşmüş olmadığını bilmeli ve hiç kimsenin gözünde de küçük düşmeyeceğini anlamalı. O gerektiğinde hakkını arayan özgüvenle biri olur. Devlet sağ eli ile verdiğinde bundan sol elinin haberi olmaz. Devlet için bu gurur kaynağı da olmaz, çünkü bu hem devletin görevidir hem de yüz karası, çünkü her o duruma düşen bir vatandaş devletin işsizliği önlemesi yolunda başarısız olduğunu gösterir. Bu övünülecek bir durum değildir. Devlet kendi ihmalini yardım altında giderirken övünemez.

Öbür tarafta "bağış" veya "yardım" altında yapılan yardımlar vardır. Bu bağışlar hakka tabii değildir, verilmediği zaman hiç kimse neden ona verilmiyor diye hakkını arayamaz. Bu sadece keyfi veya menfaat uğruna yapılmış yardımlardır. Yardım almak isteyenlerin belli şartları yerine getirmeleri, bu şartlar da o grubun işine yaradığı sürece verilir. Aynı partiden olunması, yardım karşılığında oy vaat edilmesi veya belli projelere beklenen protestoyu önlemek amaçlı verildiğinde devletin herkese eşit davranması gerektiği ilkesi zedelenmiş olur. Çünkü bu tür yardıma "rüşvet" de denebilir. Bu tür yardım muhtaç olanı dilenci haline getirir ve olmadığı, istemediği şeyi yapmak zorunda bırakır. Sağ el verirken sol elden haberdardır. Devlet yardım alanı küçük duruma düşürür. Yardıma muhtaç olanın zor durumundan faydalanır. Devlet muhtaç olanı dilenci durumuna düşürür, bu da bir insanın onuruna yapılacak en büyük hakarettir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen