Mittwoch, 24. September 2014

Pozitif düşünce

Son zamanlarda popüler olan pozitif düşünce terimi gitgide daha fazla önem kazanıyor ve yaygınlaşıyor. Pozitif düşünce denildiğinde herşeyin tozpembe görülmesi gerektiği gibi bir his doğabilir. Mesela insanın başına kötü birşey geldiği zaman nasıl iyimser olabilir diye sorabilir. Bu gerçekten de insanın başına felaketin gelmesi güç bir durumdur. İnsanın başına kötü birşey geldiğinde ona nasıl pozitif bakılabilir ki? Eğer pozitif bakabiliyor ise, bu kaderine küsmekten başka şey olamaz ki? İnsan böyle de düşünebilir.

Böyle düşünmekte hakkı da var. Zaten kötü haberlerin bu kadar ses çıkarması insanın tüm kaderi ile oynanmasından kaynaklanmıyor mu? Dikkat uyandırdığı için de sürekli negatif haberler öne çıkarılır, bir ağacın büyümesi ses çıkarmadığı gibi. Ancak sesi, yere düşen ağaç çıkarır. İnsan düşmekten korkar, korktuğu için de tutunacak dal arar. Düşenlerin sesi dikkat çektiği için tatlı gelir ona. O tatlıdır, çünkü bir taraftan aynı kaderi paylaşmadığı için sevinir, diğer taraftan empati kurduğu için de tüyleri tiken tiken olur. Duygusunun pençesi içerisindedir. Aklı yönetimi henüz ele geçirmediği için duygusu ona hem tatlı hem de acı gelir. Nasıl yorumlaması gerektiğini pek bilemez.

Kötü veya iyi duygu olabilir mi? Birini yüceltip diğerine önem vermemekle birini lanetlemiş diğerini kutsamiş olmaz mıyız? Duyguyu ikiye ayırmış olmakla iyi zannettiğimiz duyguyu tekrar tekrar yaşamak, diğerini gizlemek isteriz. Oysa duygu şeridi tektir. İyinin olmadığı yerde kötü olur mu? Kötünün olmadığı yerde iyi olur mu? Biz olguları karşıtları ile algılamayı ogrenmişiz. Bu nedenle bir bütün olmak için hepsine "iyi" taraftan bakmalıyız. İşte bu iyi taraf Dostoyevski''nin söylediği "Herşey iyidir, herşey, insan bunun farkına vardığında hemen mutlu olur" demesi gibidir.

Herşeyin iyi olma temennisi biraz da duyguların hükmünü kısıtlamakla olacağı kanısındayım. Ne kadar duygular bizi duyarlı yapsalar da akıl bize yön verici olanıdır. Daha da iyisi ikisinin bir arada ahenk içinde geçinmeleridir. İkisinin uyum sağlayacağı konusundaki güvenimizimizin sağlam olması gerekir. Dostoyevski''nin de söylediği gibi herşeyin iyi olacağı kanısı hakim olmalıdır.

Buna inanç da diyebiliriz. Ama bu inanç kendi kabiliyetin ile alakalıdır. Kendi çaban ile iyi bir sonuç alacağın inancıdır (güvencesi). Bu tarz düşünen biri için felaket diye birşey yoktur, felaket diye adlandırılan şeyleri o öğreticisi olarak selamladığı için o hayata olumlu bakar. Onun için iyi kötü yoktur, onun için herşey iyidir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen