Sonntag, 11. Januar 2015

Değişime karşı direnç

Değişim efor isteyen bir uğraşıdır, neticesi hemen gözükmeyen yıllar alabilecek bir uğraşı. Değişim için değişim isteğinin de olması şarttır, aksi halde bu her yılbaşı gecesi tutulan ve yerine getirilmeyen niyet gibi olacaktır. Bir adım atıldığında ondan sonraki adımların disiplin ile gelmesi gerekir, yoksa "bugün böyle olsun, yarım devam ederim" gibi düşünceler istenilen şeyin alışkanlık haline gelmesini ve dolayısı ile ihtiyaç duyulmasını önler. Ve disiplini bozduğunu açıklayıcı gerekçeler çabuk bulunur. "Bir kereden birşey olmaz", "şeytana uydum", "ortam çok guzeldi" ...gibi açıklamalar kendini rahatlatıcı açıklamalardır, veya başka bir dil ile: değişime dirençtir.

Bireysel olarak değişime karşı gelişme olduğu gibi, toplumsal açıdan bakıldığında da benzer şeyler görülebilir. Toplumu belirleyen etkenler kadar çok, onu betimleyen teorilerin olması durumu daha da zorlaştırır. Toplumsal açıdan kendini kurban rolüne sokmak, herşeyi dış etkenlere bağlamak, kullanılıyor olduğu hissine kapılmak, komplo teorisine kurban gitmek,... gibi gerekçeler de rahatlatıcı açıklamalardır, status quo'nun devam etmesini sağlayan açıklamalar bunlar. Suçlu bulunduktan sonra herşeyin hallolduğu kanısı, değişime karşı dirençtir. Sadece direnç değil, o aynı zamanda olayda kendi payının olmadığı ve dolayısı ile değişime hiç bir gereksinimin olmadığının göstergesidir. "Ben aslında değişimi istiyorum, ama elim kolum bağlı." gibi bir ifadedir bu.

Değişim olmasını istemek böyle bir şeyin gereksinim olduğunu görmeye bağlıdır, sonra da adım adım disiplin ile yolda devam etmeye. Yukarda kısaca değinilen gerekçeler isteğin olmadığına işarettir. İsteğin olmadığı yerde de değişim gerçekleşemez.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen