Sonntag, 5. Oktober 2014

Ahlak ile sistem uyuşması üzerine

İyilik yapmak, ihtiyacı olana yardım etmek ve başkasının acısını paylaşmak insancıl bir duygudur. Bu gibi duyguları taşımayan birinin sağlıklı olup olmadığından kuşku duymak gerekir. Diğer taraftan iyilik yapmak sürekli iyi sonuçlara mı götürür? sorusu irdelenmelidir. Hem iyilik yapılana hem de bulunduğu sistem açısından bu yapılan iyiliğin ne kadar iyilik olduğu incelenmelidir.

Çocuğuna iyilik yapmak isteyen bir anne babanın iyilik yapmak adında çocuğunun her ihtiyacını gidermesi çocuğa pek de iyi gelmeyecektir. Her ihtiyacı görülen çocuk ilk önce deneyimden mahrum kalır, o ne el becerisi geliştirmeyi, ne de sabretmeyi öğrenir, dolayısı ile kendi potansiyelinin sınırını keşfedemez. Sürekli kendi işini görecek insanlardan bağımlı kalır ve özgüvenini yeterli derecede geliştiremez. Daha da önemlisi hiç bir yaptığı işten zevk alamaz, çünkü o bir işi yaparken verilen emeğin sonucunu tatmayı öğrenmemiştir, o başarının sırrının kendi deneyimlerini ilerlemekte olduğunu hiç bir zaman keşfedemeyecektir. Kendi kendini keşfedemeyen hayata anlam da veremeyecektir. Tahminen böyle yetişmiş kişilerin fiziksel bağımlı yapan maddelere bağımlı olmaları çok yüksek olacaktır. 

Başka bir örnek ise arkadaşınızın arkadaşına yardım etmeniz isteniyor. Arkadaşınızın hatırı olduğu için bu isteği ret etmek çok zor olacaktır. Biliyorsunuz ki istek yerine gelmediği zaman arkadaşınızla aranız bozulacaktır. Arkadaşlığı tehlikeye atmamak için beklenti yerine getirilir. Siz arkadaşınızın arkadaşına iyilik yapmış olursunuz. Arkadaşınız da size olan güveninin yerli yerinde olduğunu tastikletmiş olur, sizinle arkadaşlık yapmakta ne iyi bir seçim yaptığını, gerektiği zaman size de aynı şekilde yardım edeceğini davranışları ile belli eder.

Böyle geleneksel davranışları sergileyen, iş yapma yönteminin hatır üzerine kurulu toplumlarda iş yapmak servis anlayışı üzerine kurulu değildir. O toplumlarda pul kolleksiyonu yapanların pul toplaması gibi, onlar iyi mevkide bulunan şahıslarla iyi ilişki kurma yarışına girerler. Sen Sen değilsindir, seni sen yapan ilişkilerindir. Bu nedenle özel isimler kullanmak yerine onlar kendilerini ilişkileri ile betimlerler. "Ben Ahmet'im" veya "Ben Mehmet'im" diyeceği yerine "Ben şunun oğluyum" denir. Bu tür toplumlarda iyi ilişkisi olanlara öncelik tanınır, onların avantajı vardır.

Servise dayalı toplumlarda ise sistem herkesin eşit hakka sahip olduğu düşüncesine dayanır. İnsan iyi bir ilişkiye sahip olduğu için işinin görülmesini beklememesi gerektiğini, sadece insan olduğu için belli haklara sahip olduğunu anlamada yatar service kültürü. İyi ilişkiye sahip olunmadığı zaman dezavantajlı olmak hakkaniyete karşı gelir. Sistem düşüncesi hakkaniyete dayalı servis düşüncesinde yatar.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen