Samstag, 4. Oktober 2014

Kendi isteklerini söyleyememe dili

Kendi isteklerini ifade etmeyi öğrenmemiş birinin konuşma dili kendini ifade etmeyi bilenin dilinden daha değişik olur. Kendi isteklerini ifade etmeyi öğrenmemiş biri istekli olduğu için kendini suçlu hissedecek ve dolayısı ile tüm isteklerini gizler duruma gelecektir. O aslında istiyordur ama istemiyor görünmek zorundadır ki suçluluk duygusunu yenebilsin. O mesela oğlunu seviyordur, oğlu dışarda yaşadığı için çok özlemiştir, yanında olmasını ister, ama bunu direk ifade etmeyi öğrenmememiştir. Oğlu tatillerde sürekli başka yere gittiği zaman sitem eder, onun kafasını başkasının çeldiğini düşünür. Kafasını karıştıran biri olmamış olsaydı oğlunun kendini düşüneceğini, herşeyi gözünden okuyacağına yüzde yüz emindi. Şimdi bir suçlu bulduğu için o rahatlamış oldu. Oğlunun aklını çelen kendisini istemediğini, onun için kendini görmek istemediğini, dolayısı ile oğlunu başka yere sürüklediğini zannedecek, oğlunu elinden aldığı için ona düşmanca tutum sergileyecektir. Bu tutumdan hoşlanmayan çeltik hoş bulmadığı durumdan kaçacak, oğlunun ailesini daha az ziyaret edecektir. Oğlunun ailesi de oğlunu az gördüğü için kendi düşüncesinin desteklenmiş olduğunu zannedecek ve önceki sergilediği tavrı daha da sertleştirecektir. İşte çıkmaz kısır döngü içersine girilmiş olundu. Oysa önceden oğlunu görmek istediğini söylemiş olsaydı durum daha farklı gelişebilirdi.

Hem kendi isteğinin olduğunu hem de oğlunun kendi isteğinin olabileceğini fark eden biri başka bir tavır sergiler. En azından istemenin suçlu olmakla alakalı olmadığını, hem kendinin hem de başkasının isteği olabileceğini, hiç kimsenin başkasının gözünden ne düşündüğünü okuyamayacağını, dolayısı ile isteklerin açıkça söylenmesinde hiç bir sakınca olmadığını görecektir. Bu tür rahatlığa sahip olan biri de rahat tavır sergileyecek, çevresindekilere kendi olma şansı tanıyacaktır. İnsan kendi olabildiği yerde rahat eder ve dolayısı ile o ortamı arar. Suçlamak sadece kısa sürede rahatlık getirir ama uzun vaadede bir ilişki için zehir olur. Bu nedenle suçlamak yerine kendi tavrının incelenmesi, karşıdakine ne gibi sınırlar getirdiğine dikkat edilmesi, gerekirse tavır değiştirmenin en sağlıklı ilişki olacağı anlaşılacaktır. Aktif dil kullanılmadığı durumda gerçek istekler gizli kalacak, sünni yaratılmış suçlama ve savunma aşaması içinde gözden kaybolacaktır. Don Kişot gibi değirmenli yelkenleri düşman zannedip onlara karşı savaşacaktır.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen