Donnerstag, 9. Oktober 2014

Mutluluk veya kim kimi yönlendiriyor?

Mutluluk çok değişik şeyler olabilir ama mutluluğun en doruk noktası insan kendi kendisinin efendisi olduğu zaman duyduğu andır. Yapabilmenin verdiği cesaret ve güvencedir, mutluluk. Zor, mücadeli bir yarışın ardından kazanılan zaferdir mutluluk. Bu mücadele başkası ile kıyaslanamaz, bu mücadele sadece kendi yetisinin geliştiğini gören birinin duyduğu mutluluğun mücadelesidir. Bu nedenle çok tatlıdır. Başka hiç birşeyle mukayese edilemez. Bu alışveriş merkezlerinde yapılan alışverişin verdiği kısa vadeli mutluluğa benzemez. Bu insanı derinden ilgilendiren bir duygunun verdiği mutluluktur. Bu kendi gelişmesinin farkına varan birinin duyduğu mutluluktur.

Atın yularını elinde tutan, hayatı dizginleyen birinin duyduğu özgüvencedir, mutluluk.  Dizginleri elinden kaybeden biri rüzgarın yönüne göre yelkenini açan birine benzer. Hayatı kontrol etmek, atı kontrol etmeye benzer. Dizginleri elinden bırakan biri için hayat avucunun içinden kayıyordur. O etkin olmak yerine edilgen biri haline gelmiştir.

Etkin olan birinin birşeyler yapma motivasyonu yüksektir. O değişim içerisindedir ve değişim içerisinde yüzmeyi ister, boğulmayı değil. Karşılaştığı her problemi problem olarak algılamaz o, onu üstesinden gelinecek küçük bir engel olarak kavrar. Üstesinden gelebileceği güce de sahip olduğunu bilir, o güvence kendinde vardır.

Mutlu olan biri yanlız olmadığını, diğer canlı ve cansızlarla bağımlı olduğunu bilir. Bu nedenle sosyal bir varlıktır o. Bağımlı olduğunu bilmesine rağmen kendisinin de birey olduğunu, kendi ihtiyacının olduğunu unutmaz. O bağlı olmasına rağmen hürdür. O değiştirmeyeceği olgulara boyun etmesini, değiştirebileceği şeyleri de sabırla değiştirmeye çalışmasını bilir. O büyük bir farkindalık içinde yaşar. Farkındadır, çünkü tüm felaketin otomatikman edindiği yanlış davranışlarda olduğunu bilir. Ancak farkında olarak sorunların köküne inip kapsamlı değişim sağlanabilir. Mutlu olan bu değişimin gerçekleşebileceğine umutludur, o optimisttir. Bu değişimin de kendi elinde olduğuna inanır.

Küçük çalkantılar her zaman olabileceğini, yanlız o onlarin üstesinden gelebileceğini ve eski dengeye tekrar kavuşacağını bilir. Herşey denge meselesidir. Dengeye geri dönme süresi ile yeni sisteme adapte olma ölçülür. Bu süre ne kadar uzun olursa o kadar da uyumsuz ve katı bir sisteme ait olunduğu anlaşılır. Sistem kendi dengesini bozan şeyleri en kısa zamanda kendi sistemine entegre edebilme kabiliyetine sahip olmalıdır. Sistem böyle büyür ve genişler, kendisini diğerlerinden soyutlayarak ise sürekli kendi çizdiği dar sınırlar içerisinde kalır. Mutluluk büyümektir de.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen