Dienstag, 21. Oktober 2014

Anlamak, ayrıntılı hatırlamak ve kategorize etmek üzerine

Bazı insanları gözlemlediğimizde geçmiş olayları ne kadar ayrıntılı hatırlayıp anlatabildiklerine şaşırmamak elden gelmiyor. Ne yaptıklarını, nerede oturduklarını, hangi cümleleri kullandıklarını, hangi elbiseyi giydiklerini ve buna benzer çoğu şeyleri hatırladıklarını gözlemleriz. Bunca ayrıntıyı hafızasında tutmak demek geçmiş olayı gerçekten anlamış, kavramış mı anlamına gelir? Bir televizyonu veya bir bilgisayarı ele alalım, onlar da yüklenmiş enformasyonları ayrıntılı şekilde sunmalarına rağmen ne yaptıklarının farkındalar mı? Anlamak demek herşeyi olduğu gibi nakletmek mi? Yoksa anlamanın arkasında başka şeyler de mi var?

Anlamak herşeyi ayrıntısı ile hatırlamaktan daha öte birşey. İnsan doğduğundan sonra dünyayı veya çevresindeki gelişen olguları kategorize eder. Zaten dil öğrenmek demek o zamana kadar içinde bulunduğu kültürün kategorize etmiş şablonlarını içselleştirmek demektir. Biz ilk önce bizden önce gelen şemaları doğru kullanmasını öğreniyoruz, o şemaları öyle algılamayı öğreniyoruz. Öğrendigimiz şemalar otomatikleştikten sonra o şemaların çok tabii olduğunu zannediyoruz, hatta o şemaların farkına bile varmıyoruz. Belki de dünyayı tek öğrendiğimiz gibi sınıflandırmak gerektiği fikrindeyiz. İyi dil kullanmak çok büyük şema yelpazesine sahip olmak demektir. Yepyeni şema ile karşılaşınca o şemayı daha önceki öğrendiklerimizle uyumlu hale getirmeye çalışıyor ve o resmin yaşamını sürdürmesine uğraşıyoruz. O resim ile özdeşleşen biri için o resmin yıkımı alabileceği en büyük darbelerden bir tanesidir.
Anlamak dışta gerçekleşen yeni olguyu o zamana kadar ki edinilmiş şemaya yerleştirmek demektir. Bir şeyi anlamak demek, noksan bir taşı mozaike yerleştirip resmi tamamlamak demektir. Bütün mozaik taşlarından oluşan resim mozaik taşlarının tümünden daha değişiktir. Ayrıntılı anlatmak her mozaik taşının rengini, pozisyonunu, formunu, vs. birer birer anlatmak demektir. O taşların beraber olduğunda nasıl bir resim oluşacağı konusunda bir fikri olmaz. O oluşan resim taşların üstünde, ötesinde, yani meta bir resimdir. Taşları kavramakla tüm resmi kavramak aynı değildir. Anlam taşların üstünde bir metadır. 

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen