Freitag, 13. Dezember 2013

Insan ne icin yasar?

Insan dünyaya geldi geleli bu soruyu yanitlamak istemistir. Söylentilere göre soruyu ilk yanitlayanlardan biri Platon'dur. Ona göre insan dogruyu, iyiyi ve güzelligi bulmak ister. Dogru bilimi beraberinde getirmistir, iyi ahlaki ve güzellik ise kendi kendini tanima acisindan önem tasimaktadir.

O halde bir ben vardir, bir de benin disinda olan, burada bilim ile betimlenen bir dis dünya vardir ve bunlarin arasinda baglanti kurmaya calisan iyilik sistemi. Baska filozoflar da ayni konuda fikir yürütmüslerdir ama bunlardan en belirgini Kant olmustur. O üc cümleyi soru halinde söyle ifade etmistir:

Neyi bilebilirim, ne yapmalıyım ve ne umabilirim?

Bu üc soru etrafinda insan dönmektedir. O yasamayi devam ettirmek icin yarinin gelecegini ummalidir. Ne kadar her attigi adimdan emin olmasa bile saglam zemine bagtigini ummalidir. Yapmak ile bilmek birbirini tamamlayan olgulardir. Birseyi yapmadan onun dogru oldugunu bilemez, bilemeden de birseyi yapamaz. O halde bilmek ile yapmak birbirine tamamlarlar. Biliyorum zannettigi seyi deneyimlememis ise o sanridan baska birsey olmaz.

O baskalarinin da deneyimledigi seylerden faydalanabilir, herseyi kendisi deneyimlemesine gerek yoktur. Ayni zamanda baskalarinin tezlerini de sinimak zorundadir. Sinamak bir nevi hazmetmektir. Iste bu nedenle bilgi edinmek zordur. Bilgi edinmek o seyi agza almak degildir, ayni zamanda hazmetmek agizda gevmek ile baslar. Bilgi edinmek enerji isteyen birseydir.

Ezberlemek gevmeden yutmaktir. O üstten alinir, alttan cikar. Arada hic bir takintaya rastlamadan disari cikar. Herhangi bir takinti enerjinin boyutunu degistirir. Mutluluk vermez. Ama o bilir ki enerji sarf etmek hazmetmekle alakalidir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen