Donnerstag, 12. Dezember 2013

Tarihe giris


Tarih nedir sorusunu değil de, tarihin nasıl olması konusunda fikir yürütmek istiyorum. Nietzsche "geçmişini bilmeyen onu tekrarlamaya mecburdur" demiş. Bu anlamda geçmiş nasıl irdelenmelidir? sorusu ortaya atilmalidir. Ve bize tarihin nasıl ogretildigine bakmak gerekir. Geçmişimiz nasıl bilinir? Bence gemisi bilmek için iki şey şarttır. Birincisi geçmişin yazılı arsivlenmis olması sarttir. Arşivlerden başka türlü geçmişe ulaşmak mümkün değildir. Arşivler o kültürün belligini belirlerler. Bu nedenle en zengin arşivlere sahip olanlar en zengin kültüre sahiptirler. Ikincisi o arşivlerden ne araştırmamız gerektiğini bilmemiz gerekiyor, yani gecmisi sorgulamamiz gerekiyor. Geçmişten alacağımız yanıtlar ona sorduğumuz sorulara bağlıdır. Soru sormak için de şu anda herhangi birşeyle meşgul olup ona çözüm aramaktır. Sorulan soruya eskiden nasıl bir çözüm onerilmis? O önerilerle o sorunlar cozulebilmis mi? Çözülememiş ise eksik yerleri nerde? Işte geçmişi bu anlamda kavrayarak karşı karşıya kaldığımız sorunlarla aynı hataları yapmayız. Eğer geçmiş böyle irdelenmez ise, Nietzsche'nin de söz ettiği gibi onu tekrarlamaya mecburuz. Bilgi ancak bilgi üstüne inşaa edilir. Yoktan birşey olmaz. Bazı görüşlere göre bilim adamlarının tek başlarına işsiz bir yerde birşeyler buldukları zannediliyor. Diğer insanların katkısından kendini soyutlamis bilgi adamı düşünülemez. Bu sadece tarihte böyle değildir tüm diğer bilim dallarında da aynıdır. Bilgi eskilerin üstüne inşaat edilir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen