Freitag, 13. Dezember 2013

Kibirin maskesi

Gercegin önünde duran düsmanlardan biri de kibirdir. Narsist kendini yetkin oldugu kanisi ile güclü hisseder ve kandirir. O kendi kendine asiktir, gözü kendinden baska sey görmez. Kibirli insan da kendi kendine asiktir ama baskalari tarafindan da fark edilmeyi ister. Sadece fark edilmeyi degil o ayni zamanda fark edenlerin aci cekmelerini de ister. O aci cekenlerden zevk alir. Sadece üstün oldugunu zannetmez, bunun hissedilmesi gerektigini de ister. Kendisi aci cekmistir. Aci cekmenin sira ile oldugu kanisindadir. Sira ona geldiginde tüm yetkisini kullanip kendisine aci cektirenlerden öcünü alacaktir.

Asker egitimi yapmis olanlar bilirler ki her yeni katilan eskiler tarafindan aci cektirilir. Eskiler aci cekmislerdir ve sirasi geldiginde yenilerden öclerini alacaktir. Elit tabaka da kendinden asagida olanlarin bas egmesinden zevk alacaktir. Ayni davranisi ortodoks din adamlarinda da rastlanir. Onlar da „kafirlere“ yerin dibine sokarcasina bakarlar. Kafirlerin kendilerini suclu hissetmelerinden aldiklari zevk baskadir. Futbol takimi fanlarinin rakip takimi yendigi zevki baska bir yerde tadamazlar. Kendilerinin üstün oldugunu göstermek yetmez, rakip takimi yerin dibine sokmak gerektigini savunur.

Grup ayni hissi paylasanlardan olusur. Ayni duygulara sahip olmak onlari birbirine daha da yaklastirir. Duygunun sagladigi bagi düsünce olusturamaz. Düsünce sabit baglayici güce sahip degildir. O gelici ve gecicidir. Dolayisi ile düsünce bazinda gruplasma kismen zamana baglidir. Duygu kadar saglam degildir. Grubu saglam zemine oturtmak icin alinan zevkin geleneksellesmesi gerekir. Geleneksellestirilmis duygular özerkligini yitirirler. Artik keyfi olmaktan cikmis tüm toplum tarafindan tastiklenmis olur. Aci cekmek ve cektirmek herkesin paylastigi dogal bir hal kazanir. Törenler yapilir, gecitler yapilir ama hepsi kendi grubunun diger gruplar üstünde yaptigi ezikligi tatmak icindir.

Kibirin arkasinda az gelismis ve saptirilmis özgüven vardir. Saptirilmis özgüven özgüvenini baskasini asagiladigi sürece alir. Onlari asagida tutabildigi sürece alir. O kendi degerini baskalarindan alir. Kendi kendisi ile yüzlesen biri ise mahruz kaldigi güclerin kaynagini bilir. Körü körüne o güclere „yem“ olmaz. O bir bilim adami edasi ile o güclerin maskesini düsürmeye ve kendisindeki etkiyi azaltmaya calisir. Tüm etkilerden kurtulmasi imkansizdir ama yine de neyi ne icin yaptiginin farkinda olur. Gizli güclerle tanismis olmasi ona daha duyarli olmayi saglar. Onlari kontrol edemiyecegini bilir ama farkinda olmak onlarin atesini alir. Onlarin zarar vermesini en aza indirger.

Kontrollü bir hayat ve zarar vermemeye calismak caliligi elden alir. Canlilikla beraber grup hayati da tehlikeye düser. Gruptaki canliligi ayakta tutmak icin herseyi dramatize etmek, marjinellestirmek gerekir. Yangina körükle gitmeye benzer bu. Duyulan özgüven gruba baglidir. Aslina bakildiginda buna özgüven demek yanlistir, bu grup icerisinde erimektir. Her özgüven artirici, her maske düsürücü islem grup hayatini tehlikeye düsürecektir. Cünkü bir gördügü sey eskisi gibi olmaz. Onu artik göremiyorum diyemez. Kin duydugu halde onun sanlandirilmasindan bir daha nasil zevk alabilir ki? Aci cektirmeyi alet edinen bir zihniyetten nasil zevk alabilir ki? Bazen dogru seyleri yapmak adina canliligi da feda etmek gerekir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen