Freitag, 13. Dezember 2013

Kücük düsüneceksin!

Cogu insanlar normalde düsünmekten korkarlar ama düsünmek isteyenler de kücük düsünmekten korkarlar. Düsününce büyük düsüneceksin, derler. Kücük seylerle ne isleri olacak ki? Olunca müdür olacaksin, nereye müdür oldugun önemli degil. Üc kisi birlesip de birine sorumluluk verildiginde o da kendine "ben müdürüm" diyor. Daha da ilginc olan sey cok sahipli binalarda oturup da günlük isleri takip etmek icin secilenin kendisine "ben ev yöneticisiyim" demesi gibi. Ne kadar günlük isleri takip etse de ona "yönetici" oldugu icin duyulan gibta bambaska. Insanin icinde "yönetici olmak da baskaymis" gibi bir his doguyor.

Bir de carsida gezerken sizi hic tanimayan birilerinin size "hocam", "müdürüm" diye hitap etmesi sizi bulundugunuz durumdan bambaska yerlere götürüyor olmasidir. Iste o anlarda bile hic bir seye "sap olamamis" isesiniz bile icinizden "aaaa nihayet benim gercek olmam gerektigi yerin farkina vardilar" gibi bir his dogacaktir. Bu da sizi göklere yükseltecektir. Baska insanlarin gözünde iyi bir konuma sahip olmak, toplum icerisinde bizlere bicilen rollerin en iyisini üstlenmis olmak, bizi baskalarinin gözünde yükseklere cikartmaya yetiyor. Ne oldugunumuzu bilmesek bile önemli olan sey baskalarinin bizi nasil gördügüdür, diye düsünürüz.

"Büyük düsüncenin" arkasinda kiyaslama vardir. Büyük kelimesi sürekli kiyaslamak icin baska birine ihtiyaci vardir. O kendi basina var olamaz. O halde büyük düsünce sürekli "kime göre?" sorusunu beraberinde getirecektir. Kime göre büyük olacagiz? Ya komsumuza göre büyük olacagiz, ya da beraber calistigimiz is arkadaslarindan daha büyük olacagiz. Birey kendisi olmak icin kendisini yok etmek zorunda, büyük düsünmek icin. O halde kendi basina büyük olunmaz, büyük olmak icin sürekli yaninda kücükleri de yaratmak zorundadir. O kendini bulmak icin sürekli ölcüp bicmelidir. O ayrim yapmalidir ki büyük düsünesin.

Insan kendini digerleri ile kiyaslamadan kendisi olabilir mi? Daha dogrusu yukarda betimlenmek istenilen "büyüklük taslamadan" insan kendisi var olabilir mi? Insan kendisi olabilmesi icin "kücük" düsünmesi gerekiyor. Bu kücüklük "büyük" olmanin tersi degildir. Bu kücüklük boy ölcüsü hic degildir. Bu kücüklük bulutlarin arasindan ayagini tekrar yere basmasini saglayan bir kücüklüktür. Bu kücüklük kendisini toplum icerisinde yok sayan ifadelerin (hocam, müdürüm) arkasindan ortaya cikip kendi yasantisinin farkina vardiran bir kücüklüktür. O kendi kendisi ile yetinmesini bilen bir kücüklüktür. Var oldugunun farkina varan ama kendisi gibi digerlerinin de var olma isteginin oldugununu bilen bir kücüklüktür. O kendi degerini kendinden alir.

Kücük düsünmek aslinda farkindalikta ortaya cikar, cünkü büyük düsünceler kücük düsüncelerin üstüne bir perde gibi gerilmistir. Büyük düsünce herseyi birbirine benzetinceye kadar bir orayi yontar, bir burayi ve sonuc olarak herkes kendi özelliklerini yitirir ve birbirine benzer. Degisikliklerin farkina varabilmek icin kücük düsünülmesi gerekiyor. Hic kimsenin cesaret edip de ilgilenemedigi konularla musgul olmak gerekiyor. Büyük düsünenler dünyayi kurtarmakla ilgilenirken, kücük düsünenler ise üstüne basmayi kiyamadigi karincanin farkina varir. O en ince seylerden zevk almalir. Kücük düsünce ayriliklarin farkina varmakla baslar.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen