Freitag, 13. Dezember 2013

Toplum icinde ya erir gidersin, ya da birey olup kendini bulursun!

Egitim bireysellestirir ama Türkiyedeki politika toplumdan yanadir. Birey olmaya firsat tanimayan bir zihniyet var Türkiyede. Insanlari kendi baslarina birakmiyorlar ve bu zihniyete alisanlar da aliskanliklarindan vazgecemiyorlar. Sürekli birilerine bagimli olmak gercek bir degisimin tam düsmanidir. Kuran kurslarinin ve dini egitimlerin cogalmasi bu yüzdendir. Orada gercek anlamda dini egitim arka planda tutulmaktadir. Özüne bakildiginda orada insani iliskiler, yani herkesi birbirinden bagimli tutmak önplandadir. Böyle yetisenler ve bunu politika edinenler her firsati kullanip insani yanliz koymaktan alikoyacak herseyi yapacaklardir. Kuran kursu almayanlari tv dizileri ile, dizi seyretmeyenleri ise haberlerde ya acindirici resimlerle ya da dünyanin kötü oldugunu gösteren cinayetlerle dolduracaklardir. Aci hissini tetiklemek kendini üstün görmesini saglayacak, dünyanin kötü oldugunu göstermek ona güvence sunacak bir yer aramasini saglayacaktir. Güvenceyi de bebar olmakla sagliyorlar. Kendini güvencede hisseden biri icin digerlerine yardim etmek en büyük "insanlik" olacaktir. O artik güvenceli bir ortamda baskalarina yardim ettigi icin büyüklük taslamak konumuna gelmistir.

O sürekli hareket halindedir. Dünyanin kötü oldugunu ve kötülere gögüs gerilmesi gerektigi düsüncesi onu dünyaya baglar, hayatina anlam verir. Diger taraftan kendi basina yanliz kalan biri denizde kendini tehlikeli dalgalarla bogusur halde bulur. Neden kolay is varken zora kosalim ki? Neden önümüzü görmeden tehlikeli sularda bogusalim ki? Iste bunu önleyecek, herkese güven verecek tek unsur birbirine kenetlenip tehlikeye gögüs germektir. Birbirine kenetlenen biri zinciri teskil eden diger halkalardan sadece biridir. Onun özelligi söz konusu olamaz. O artik huzur ugruna kendi sivri yerlerini dörpülemistir. O icinde bulundugu diger arkadaslarindan fark edilmez hale gelmistir. Ayni hareketleri sergiler, ayni dilden konusur ve o bulundugu yerdeki konumu bilir ve digerlerinin konumuna da saygi gösterir. Bulundugu yeri sorgulamaz, sorgulasa bile sorunun kendine bicilen rollerde degil kendinde arar. Herhangi bir tepkide kendi kendini suclu hissedecektir. Cünkü o mükemmel isleyen bir düzene karsi geliyor olacaktir.

Böyle konumda yetisen birinin asil amaci ne olabilir? O ondan önce insaa edilmis düzeni korumaya yeltenecektir. Herhangi bir degisim onu ve bulundugu sistemi tehdit edecegi icin kendi aklini kullanmaktan kacinir ve kendi düsüncelerini yok etmek onun asil amaci haline gelir. Bireysel yok olup bir bütünde erimek onun amacidir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen