Montag, 30. Dezember 2013

Sanat ve düşmanları üzerine


„Das Gute, das Schöne und das Wahre“

Ilk defa Platon tarafindan ifade edildigi söylenen, „iyilik, güzellik ve dogruluk“ terimleri hayati yorumlamakta cok fayda saglamistir. Ayni terimler günümüze kadar kilif degistirerek gelmeyi basarmis, Kant, Karl Popper ve Ken Wilber gibi düsünürlerin de ana temasi olmustur. Kant'in üc zekasi (saf, pratik ve yargi gücü veya etik, estetik ve bilimsellik diye de ayirt edilebilir), Popper'i üc düyasi ve Wilber'in de dört ayrimi yukardaki tema ile aynidir. Güzellik, ic dünya üzerinde durur, güzelligin nasil gelistigi konusunda fikir yürütür, iyilik insanlar arasi iliskiyi betimler, yani ahlaki iliskileri; dogruluk ise bilimsellik ile alakalidir.

Sanati aciklamak icin biz de o terimlerden yararlanmak zorundayiz. Sanat güzellik anlayisi ile yakindan ilgilidir, o kendini ifade etme şeklidir. Sanat amacşızdır. Sanatın kendinden başka amacı olamaz. Sanat hayatı yorumlar ve özgürlüğün doruk noktasıdır, çünkü o kendini fiziki zorunluluklardan bağımsız olarak ifade etmesini ister. Bir ise yaramadığı için normalde sanatci hayatıni sürdürebilmek icin yeterli maddiyata gereksinimi vardır, veya sanatçınin karnini doyuran destekleyiciye. Sanat maddi anlamda bir ise yaramasa bile ona gereksinim vardir, cünkü sanat insani yüceltmek icindir. O, degeri güzelligi gelistirdigi icin alir, o yeni bir seyi hayata kazandirdigi icin alir. Sanatci, bir kadin gibi dogurtkandir. Dogurdukca farkindaligi daha da gelisecek, farkindaligi daha da gelistikce daha iyi ürünler yapacaktir. Yaptigi ürünler onun seviyesinin disa vurus seklidir.

Sanatın pazarı vardır ama maddi değeri yoktur, cünkü o hic bir ise yaramaz, ne yenir ne de üstüne bir bina insaa edilir. Pazardaki değeri arz ve talep üzerine kuruludur. Sanatçının pazarın oluşumunda bir katkısı yoktur. Sanat ürününü belirleyici cok degisik etkenler olabilir, sanata sahip olmakla sanatçı ruhuna erisildigi söylenemez, hatta iyi bir seçim yapildiğını da göstermez. Sanat yapımında veya oluşumunda gercek deger sanatçıyı dönüştürdüğü kadardir, onun güzellik ruhunu gelistirebildigi kadardir. Ondan hariç ona biçilen değer sanat ile alakalı değildir.

Sanat güzellik ile uğraşır. Ahlaki değeri ona atfetmek onu amaçlı kılar. Sanat doğruyu söyleme gayesinde hiç de değildir. O sanatçının iç dünyası ile ilgilidir. Sanatçı sanatı ile kendini ifade eder, kendini ifade ettikçe de dönüşür. Içindeki gelişmenin dışa vuruşudur sanat. Bu nedenle o ne politikaya alet olur, ne de başka bir ideolojiye. Kendini belli bir amaca alet ettiği anda başkaları tarafından yönetilir, ve özgürlüğünü kaybeder. Özgürlügü yitirdigi anda o belli şeyleri manipüle etmek için kullanilir, bu durumda asil görevi olan dönüsümü desteklemesinden söz edilemez.

Sanat ürününü temin eden, sanatı güzel bulan, normalde onun piyasa değeri üzerinden hesap yapmaz. Onun gercek değeri kendini ne kadar dönüstürebildigi ile ilgilidir. Alicinin dönüsmesi icin hazır olmasi gerekir. O, sanatı anlamasi için, sanatın diline hakim olmasi gerekir. Mesela tiyatroya ilk defa giden biri tiyatrodan hiç birşey anlamiyacaktir. Ona sahnede yapılan şeyler çok yabanci gelecektir. Belki de piyesin bitmesini sabırsızlıkla bekleyecektir, çünkü o donanımlı gelmemiştir. Piyes onun için yabancıdır. Oyun hakkında hiçbir fikre sahip olmayan, piyesten birşey anlamiyacaktir. Oyun hakkında bilgi sahibi olmak icin başkalarının da o konuda ne dediğini bilmesi gerekir. Diğer insanların o konuda yaptığı yorumları tanıması gerekir. Kendini bu konuda egittikten sonra rejisörün yapmak istediği değişimleri, vurgulamak istediği noktaları daha iyi anlayacaktır. Konuya hakim olan ancak bu nüansları fark edebilir ve bu degisikliklerin yerinde olup olmadığı konusunda fikir yüretebilir. Aksi halde tiyatrodaki gelişen olaylardan yabancı kalacak, oraya geldiği gibi eve geri dönecektir. Her oyun onu sahneleyen rejisörün yorumudur.

Sanat ürünü ile doğum aynıdır. Bu nedenle cinsellik sanattan ayrı tutulamaz. Belli bir amaca alet olan sanat, çocuğu belli bir amaç için yapmak isteyene benzer. Çocuk emekli kasasıni doldurmak için veya ülkenin yaşlanmasını önlemek için yapılır, ama cinsellikten zevk alındığı için yapilmaz. Amaçli sanat gerçek zevkin kaynağını kestigi için yapılır, çocuk ise sevgi ürünü olacağı için yapılır. Ona nihai amaç koymakla zevki cinsellikten men etmiş olunur. Zevk almanin yerine görev girer. Her görev ise gerçek anlamda özgür doğumu, sevgi ile üretmeyi önler. Sevgi ile üretilen şey iyi olabileceği gibi kötü şey de olabilir, o gelecege aciktir. Her oteriter rejim acik bir gelecekle sorun yasar, bu nedenle gelecek riskini en aza indirgemek için zevk alınmasını yasaklar, zevk almak onlar için tehlikelidir.

Yukarda betimlenen üc olgunun bir digerine baski yapmasi ile insan gelisimi de kisitlanmis olunur. Zevkin kötü oldugunu ancak etik degerlerle aciklamak mümkündür. O halde acikca etigin diger iki olgu üzerinde gösterecegi baski etigi yücelttigi gibi hayati da kisirlastirir, cünkü güzellikten ve dogrudan mahrum kalan bir hayat canliligi yitirmis bir hayattir. Birey birey olmak yerine toplumda erimiş duruma gelir, toplum herseydir, birey ise hiçbirşey. Etigin bilim üzerinde baskı kurması, bilimin etigin belirlediği amaca itaat etmesini sağlar. Doğru, etigin kölesi haline gelir ki o halde etigin hükmü durdurulamaz. Aynı tehlike bilimin diğer iki öğeler üzerinde kurduğu hüküm ile de gerçekleşir. Estetik her iki ögenin ortasındadır, dikkat etmedigi takdirde ürettiği yaratığın kölesi haline gelebilir. Bu nedenle yukarda betimlenen o üc olgu birbirinden bagimsiz ele alinmali, birinin digerine olan baskisi en aza indirgenmelidir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen